somutluk

listen to the pronunciation of somutluk
التركية - الإنجليزية
concreteness
tangibility
somut
{s} tangible

There's no tangible connection. - Somut bir bağlantı yok.

somut
{s} concrete

Express your idea concretely. - Fikrinizi somut bir biçimde ifade edin.

There's no concrete evidence against Tom. - Tom'a karşı somut delil yok.

somut
concrete (as opposed to abstract)
somut
{s} physical

We never were physical. - Biz asla somut değildik.

somut
(Ticaret) tangibles
somut
palpable

I have a palpable proof. - Somut bir kanıtım var.

somut
concrete müşahhas, konkre
somut
perceptible
التركية - التركية
Somut olma durumu
Somut
(Hukuk) MÜŞAHHAS
somut
Somut olan şey
somut
Gerçekliği algılanabilen, müşahhas, konkre, soyut karşıtı
somut
Gerçekliği algılanabilen
somutluk
المفضلات