somut

listen to the pronunciation of somut
التركية - الإنجليزية
tangible

There's no tangible connection. - Somut bir bağlantı yok.

{s} concrete

The concrete layer of the nuclear reactor's shielding will be destroyed using controlled explosions. - Nükleer reaktörün koruyucu somut tabakası kontrollü patlamalar kullanılarak imha edilecek.

Our plans are not yet concrete. - Planlarımız henüz somut değil.

concrete (as opposed to abstract)
(Ticaret) tangibles
physical

We never were physical. - Biz asla somut değildik.

concrete müşahhas, konkre
perceptible
palpable

I have a palpable proof. - Somut bir kanıtım var.

somut örnek
epitome
somut varlık
concrete
somut örneği olmak
epitomize
somut adımlar atmak
take concrete steps
somut bir adım atmak
take a concrete step
somut bir biçimde
tangibly
somut delil
corpus delicti
somut destek vermek
give concrete support
somut dizge
(Bilgisayar,Teknik) concrete system
somut düşünme
(Pisikoloji, Ruhbilim) concrete thinking
somut işlemler
(Pisikoloji, Ruhbilim) concrete operations
somut işlemsel evre
(Pisikoloji, Ruhbilim) concrete operational stage
somut kavram
(Pisikoloji, Ruhbilim) concrete conception
somut olarak
in the concrete
somut olarak
perceptibly
somut sayı
(İnşaat,Matematik) concrete number
somut sayı
(Matematik) denominate number
somut sistem
(Bilgisayar,Teknik) concrete system
somut terim
(Askeri) secular term
somut tutum
(Pisikoloji, Ruhbilim) concrete attitude
somut zeka
(Pisikoloji, Ruhbilim) concrete intelligence
somut önlemler
(Hukuk) concrete measures
somut örnek
embodiment
التركية - التركية
somut
المفضلات