Tom çok az kıskanç görünüyordu.
- Tom sounded slightly jealous.
Tom hakkında çok az endişeliyim.
- I'm slightly worried about Tom.
Tom hafiften deli gibi görünüyordu.
- Tom seems slightly distracted.
Hasta, dudaklarını yavaşça kımıldattı.
- The patient moved his lips slightly.
Tom bir saatten biraz fazla bir süredir bekliyor.
- Tom has been waiting for slightly over an hour.
Eşimin elleri tezgahtarınkinden biraz daha küçük.
- My wife's hands are slightly smaller than the shop assistant's.
Başı bir tarafa doğru hafifçe eğik, sessizce ayakta durdu.
- She stood silently, her head tilted slightly to one side.
Kule sola doğru hafifçe eğildi.
- The tower leaned slightly to the left.