Saçmalıklarından usandım.
- I've had enough of your nonsense.
Dediğin şey tamamen saçmalıktır.
- What you said is absolute nonsense.
Ona uğraşmak anlamsız.
- It's nonsense to try that.
Tom anlamsız konuşuyordu.
- Tom was talking nonsense.
O çok saçma. Bir aptalın dışında ona kimse inanmaz.
- That's nonsense. Nobody but a fool would believe it.
Saçmalıklarından bıktım.
- I am fed up with your nonsense.
Onu dinleme, o saçma sapan konuşuyor.
- Don't listen to him, he's talking nonsense.
Kısa bir süre sonra, o saçma sapan konuşmaya başladı.
- After a short while, he began to talk nonsense.
and central banks lend vast sums against marshmallow backed securities, or other nonsenses creative bankers dreamed up.