someone being considered for a position

listen to the pronunciation of someone being considered for a position
الإنجليزية - التركية

تعريف someone being considered for a position في الإنجليزية التركية القاموس.

possible
olabilir

Onun için mümkün olabilir fakat ben testi asla geçemezdim. - For him it may be possible, but I'd never pass the test.

Bu nasıl mümkün olabilir? - How is this possible?

possible
mümkün

Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü? - I'd like to stay one more night. Is that possible?

Onun yalan söylüyor olması mümkündür. - It is possible that he is telling a lie.

possible
olanaklı

Böyle yüksek bir hızda yolculuk etmek olanaklı mı? - Is it possible to travel at such a high speed?

Bilimsel çalışmalar yoluyla bu kayaların yaşını belirlemek olanaklıdır. - It is possible to determine the age of these rocks through scientific studies.

possible
muhtemel

Bugün Tom'un, toplantıya katılmayacağı muhtemeldir. - It's possible Tom won't attend the meeting today.

Tom'un gelememesi muhtemel. - It's possible Tom might not come.

possible
olası

Bu mümkün, ama olası değildir. - It's possible, but not probable.

Bir kaza geçirmiş olması olasıdır. - It is possible that he has had an accident.

possible
olurlu
possible
akla yatkın
possible
rekor [spor.]
possible
(sıfat) olası, mümkün, olanaklı, akla uygun, makul
possible
muhtemel/mümkün
possible
{s} makul

Diğer makul açıklamanın olmadığını anlıyorum. - I see no other possible explanation.

Bunun tek bir makul açıklaması var. - There's only one possible explanation.

possible
mümkündür ki
possible
ihtimal

Bu mümkün ama son derece düşük ihtimal. - That's possible but highly unlikely.

possible
{s} mümkün, olabilir, imkân dahilinde
possible
(Askeri) MUHTEMEL: Beyanı etkileyecek bazı emarelerin mevcut bulunduğu koşullar altında yapılmış bir beyanı nitelemekte kullanılan bir terim. Bu emare, ifadeyi garanti etmek için yeterlidir, ancak doğru olarak varsaymak için yeterli değildir. Ayrıca bakınız: "probable"
possible
possiblybelki
possible
imkân

O imkansız. Seninle aynı fikirde olmamalıyım. Bu çok mümkün. - That's impossible. I must disagree with you. It's very much possible.

Tom imkansızı mümkün hale getirmeye çalışıyor. - Tom's trying to make the impossible possible.

possible
mümkün olan şey
الإنجليزية - الإنجليزية
possible
someone being considered for a position

    الواصلة

    some·one be·ing con·sid·ered for a po·si·tion

    التركية النطق

    sʌmwʌn biîng kınsîdırd fôr ı pızîşın

    النطق

    /ˈsəmˌwən ˈbēəɴɢ kənˈsədərd ˈfôr ə pəˈzəsʜən/ /ˈsʌmˌwʌn ˈbiːɪŋ kənˈsɪdɜrd ˈfɔːr ə pəˈzɪʃən/
المفضلات