Muhtemelen sorunun kolay bir çözümü vardır.
- There is probably an easy solution to the problem.
IPad Flash içeriği ile web sayfalarını uygun şekilde görüntüleyebilseydi, benim için mükemmel bir çözüm olurdu.
- The iPad would be a perfect solution for me if it could properly display web pages with Flash content.
Bu çözeltide kaç mol bor var?
- How many moles of boron are there in this solution?
Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır.
- Phenolphthalein will turn fuchsia in the presence of a base with a pH of or above 10.0 and will remain colorless in the presence of a solution with a pH of or below 8.2.
Zayıf bir şeker solüsyonu hazırladım.
- I prepared a weak sugar solution.
Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.
- The man turned permanently blue after he drank the silver solution.
Bu bulmacayı çözmek zaman gerektirmedi.
- The solution of the puzzle required no time.
Tom bir çözüm bulmak için çaresiz olduğunu söyledi.
- Tom said he was desperate to find a solution.
Her iki taraf da çözüm yolunda bir adım attı.
- Both parties took a step towards a solution.
En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
- The best solution can only be found by a process of trial and error.
Hâlâ çözümü bulmadık.
- We still haven't found the solution.
En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
- The best solution can only be found by a process of trial and error.
Her iki taraf da çözüm yolunda bir adım attı.
- Both parties took a step towards a solution.
En basit çözümler her zaman en iyisidir.
- The simplest solutions are always the best.
Onlar ustaca yapılmış çözümler geliştirdiler.
- They devised ingenious solutions.
... And some of the elements of that solution are fairly obvious, ...
... But I thought there could be some solid-state solution, ...