Tom didn't want to eat the worms even though they were high in protein.
- Tom yüksek proteinli olmalarına rağmen solucanları yemek istemiyordu.
Tom put a worm on the hook.
- Tom çengele bir solucan taktı.
“Everything is possible”, the boy from Dollbergen said, tying his shoe with an earthworm.
- Dollbergen'li çocuk ayakkabısını bir solucanla bağlarken, Her şey mümkün dedi.
The earthworm is a gardener's best friend.
- Bir solucan bir çiftçinin en iyi dostudur.