The D-Day troops came under withering fire.
He made withering remarks about his adversary.
The tower leaned slightly to the left.
- Kule sola doğru hafifçe eğildi.
She writes with her left hand.
- O, sol eliyle yazı yazar.
Faded jeans are still in fashion.
- Soluk pantolonlar hâlâ modadır.
Tom is wearing a faded blue shirt.
- Tom soluk bir mavi gömlek giyiyor.
Tom is wearing a faded blue shirt.
- Tom soluk bir mavi gömlek giyiyor.
The cloth's very faded.
- Kumaşın rengi çok soluk.
The flowers in the vase were wilted.
- Vazodaki çiçekler soldu.
A flower in the garden is wilting.
- Bahçedeki bir çiçek soluyor.
The flowers in the vase were wilted.
- Vazodaki çiçekler soldu.
The flowers have all withered.
- Çiçeklerin hepsi soldu.
All the flowers in the garden withered.
- Bahçedeki bütün çiçekler solmuş.
The wardrobe stood to the left of the door.
- Gardırop kapının solunda duruyordu.
The computer is placed to the left of the women.
- Bilgisayar kadınların sol tarafına yerleştirildi.
I have some numbness in my left hand.
- Benim sol elimde biraz uyuşma var.
She writes with her left hand.
- O, sol eliyle yazı yazar.
Tom eats, sleeps and breathes music.
- Tom yer, uyur ve müzik solur.
Kate must be sick, for she looks pale.
- Kate hasta olmalı, çünkü solgun görünüyor.
Güneş sistemimize en yakın yıldız Proxima Centauri'dir.
- The nearest star to our solar system is Proxima Centauri.
Eski Yunanlar güneş sistemi hakkında bizim bildiğimiz kadar çok şey biliyorlardı.
- The ancient Greeks knew as much about the solar system as we do.