Ben gerçekten Tom'un konserine gitmek istiyordum ama onun hepsi satılmıştı.
- I really wanted to go to Tom's concert, but it was sold out.
Ayakkabı çift olarak satılmaktadır.
- Shoes are sold in pairs.
Tuz ağırlıkla satılmaktadır.
- Salt is sold by weight.
Maria sokakta satılan yiyecekleri yemiyor.
- Maria doesn't eat food that's sold on the street.
Japonya'da satılan otomobillerin yüzde 90'dan fazlası Japon'dur.
- More than 90 percent of cars sold in Japan are Japanese.
Bu dükkânda pul satılmıyor.
- Stamps are not sold in this store.
Bu ilaç, halen eczanelerde satılmamaktadır.
- This medicine is still not sold in pharmacies.