sokak

listen to the pronunciation of sokak
التركية - الإنجليزية
street

Tom noticed a drunkard lying in the street. - Tom sokakta yatan bir ayyaşı fark etti.

Tom noticed a drunk lying in the street. - Tom sokakta yatan bir sarhoşu fark etti.

(Bilgisayar) home street
St
sokak çalgıcısı
busker

Tom threw some money into the busker's hat. - Tom sokak çalgıcısının şapkasına biraz para attı.

sokak köpeği
tyke
sokak lambası
lantern
sokak aydınlatması
street light
sokak basketbolu
streetball
sokak kapısı
street-door
sokak kedisi
street cat
sokak lambası
streetlight
sokak lambası
street-lamp
sokak süpürme aracı
street sweeper
sokak türü
(Biyokimya) wild type
sokak çocukları
street urchins
sokak çocukları
street children
sokak çocuğu
(Konuşma Dili) throwaway
sokak çocuğu
dead-end kid
sokak çocuğu
titi
sokak çocuğu
street child
sokak kadını
Street woman
sokak simidi
(Gıda) Street bagel
sokak aydınlatması direği
street-lighting pole
sokak ağzı
street language
sokak ağzı
vulgar language
sokak ağzı place where
a side street joins a main road, junction
sokak barikatı
(Askeri) street barricade
sokak başı beginning of a street
(where it joins another road)
sokak boyunca yürümek
walk-up
sokak dedikodusu
(Konuşma Dili) bush telegraph
sokak dili
street language
sokak diliyle konuşarak
slangily
sokak dövüşü
tole
sokak dışında
off-street
sokak dışında park
off street parking
sokak fahişeliği
streetwalking
sokak grubu
marching band
sokak gösterisi
raree show
sokak kadını
street walker
sokak kadını/kızı
streetwalker, hooker
sokak kapısı
front door
sokak kapısı kilidi
street-door lock
sokak kapısı street door
(of a house)
sokak kavgası
rumble
sokak kedisi
alley cat
sokak konuşmacısı
soapbox orator
sokak korkusu
agyiophobia
sokak köpeği
stray dog
sokak köpeği
cur
sokak köpeği
pariah dog
sokak köpeği
tike
sokak kürsüsü
soapbox
sokak kıyafeti
outdoor dress
sokak kızı
tart
sokak lambası
street lamp
sokak lâmbası direği
lamppost
sokak muharebesi
(Askeri) street fight
sokak muharebesi
(Askeri) street fighting
sokak peyzajı
street landscaping
sokak satıcılığı
(Ticaret) street trading
sokak satıcısı
tallyman
sokak satıcısı
(Ticaret) coster
sokak serserisi
sidewalk superintendent
sokak serserisi
(paris) Apache
sokak serserisi
caird
sokak serserisi
tramp
sokak sokak dolaşmak
to walk the streets
sokak süpürgesi woman who's always gadding about
(instead of keeping the home fires burning)
sokak süpürme makinesi
street sweeper
sokak süpürücü
sweeper
sokak süpürücü
street-sweeper
sokak temizleme makinesi
streetcleaner
sokak temizliği vergisi
(Ticaret) sweeping tax
sokak ticareti
street trading
sokak tiyatrosu
street theater
sokak çalgıcılığı yapmak
busk
sokak çatışması
(Askeri) street fighting
sokak çatışması
(Askeri) street fight
sokak çocuğu
gamin
sokak çocuğu
guttersnipe
sokak çocuğu
street Arab, gamin, urchin
sokak çocuğu
dead end kid
sokak çocuğu
urchin

Tom is a street urchin. - Tom bir sokak çocuğu.

sokak çocuğu
foundling
sokak çocuğu
street urchin

Tom is a street urchin. - Tom bir sokak çocuğu.

sokak çocuğu
street Arab, street urchin, urchin
arka sokak
by street
arka sokak
back-alley
sokaklar
streets

You'll never find the way back home, through narrow streets of cobblestone. - Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda, eve geri dönüş yolunu asla bulmayacaksın.

The streets in Tokyo are full on Saturdays. - Tokyo sokakları Cumartesi günleri doludur.

çıkmaz sokak
no outlet
Londra'da hükümet binalarının olduğu sokak
Downing Street
alt yanı çıkmaz sokak
(Konuşma Dili) This business is a blind alley
alternatif sokak
alternative side street
ara sokak
branch road
arka sokak
back street

The robber attacked her on a back street. - Soyguncu bir arka sokakta ona saldırdı.

arka sokak
back alley
borsa sonrası sokak piyasası
(Ticaret) kerb market
dar sokak
court
sokak kedisi
tabby
sokak kedisi
stray cat
sıralı evleri olan sokak
row
yan sokak
by-street, side street
yan sokak
side street

The accident happened on a side street. - Yan sokakta kaza oldu.

We live in a cozy little house in a side street. - Yan sokaktaki küçük ve rahat bir evde yaşıyoruz.

çıkmaz sokak
blind alley
çıkmaz sokak
impasse
çıkmaz sokak
culde sac
çıkmaz sokak
dead end

This road is a dead end. - Bu yol bir çıkmaz sokak.

çıkmaz sokak
blind alley, dead end, cul-de-sac
çıkmaz sokak
dead-end street
çıkmaz sokak dead-end street, dead end, Brit
cul-de-sac
ötesi çıkmaz sokak
(Konuşma Dili) This plan (or way of doing things) will get you nowhere
التركية - التركية
İl, ilçe gibi yerleşim bölgelerinde, iki yanında evler olan, caddeye oranla daha dar veya kısa olabilen yol
İl, ilçe gibi yerleşim bölgelerinde, iki yanında evler olan, caddeye oranla daha dar veya kısa olabilen yol: "Biraz sonra şehrin bütün sokaklarında süvariler dört nala koşmaya başladılar."- Ö. Seyfettin
oram
sokak kadını
Kötü yola düşmüş kadın (veya kız)
sokak kapısı
Evin sokağa açılan kapısı
sokak kızı
bakınız: sokak kadını
sokak süpürgesi
Evinde oturmayıp çok gezen kadın, sürtük kadın
sokak çocuğu
Genellikle vaktini sokaklarda geçirip eğitimden yoksun kalmış çocuk
ara sokak
Ana yola açılan ikinci derecedeki yol
arka sokak
Ana yola açılan ikinci derecedeki sokak
çıkmaz sokak
Herhangi bir yöne çıkışı olmayan sokak
sokak
المفضلات