تعريف soiled في الإنجليزية التركية القاموس.
- (sıfat) kirli
- kirletilmiş
- bulaşık
- {f} kirlet
- lekelenmiş
- {s} kirli
- soil
- toprak
Buradaki toprak verimlidir.
- The soil here is fertile.
Bitkiler bu toprakta büyümez.
- Plants don't grow in this soil.
- dirty
- {s} kirli
Valiz kirli çamaşırlardan başka bir şey içermiyordu.
- The suitcase contained nothing but dirty clothes.
Ben nehri kirli buldum.
- I found the river dirty.
- dirty
- pis
Tom, Mary'ye pis pis baktı.
- Tom gave Mary a dirty look.
Bu pis bir iş, onunla ilgilenmek istemiyorum.
- This is a dirty job, I don't want to deal with it.
- soiled linen bag
- Kirli çamaşır torbası
- soiled with urine
- sidikli
- soil
- vatan
- soil
- kirlenmek
- soil
- ülke yurt
- dirty
- {f} kirlenmek
Tom kirlenmekten korkmuyor.
- Tom isn't afraid to get dirty.
- dirty
- {s} edepsiz
Bazı edepsiz fıkralar biliyorum ama onları asla anlatmam.
- I know some dirty jokes, but I never tell them.
Bazı edepsiz fıkralar biliyorum ama onları anlatmam.
- I know some dirty jokes, but I don't tell them.
- dirty
- {s} aşağılık
- soil
- pislemek
- dirty
- çepel
- dirty
- (hava) bozuk
- soil
- bulaşmak
- soil
- (Argo) boklamak
- dirty
- alçakça
- dirty
- iğrenç
Tom bazı iğrenç fıkralar anlattı.
- Tom told some dirty jokes.
İğrenç şakalardan hoşlanmıyorum.
- I don't like dirty jokes.
- make soiled
- kirlet
- shop-soiled
- dükkânda bozulmuş
- soil
- {f} kirlet
- soil
- leke
- soil
- kirletmek
- soil
- kir
Bunun kirlenmesine izin vermeyin.
- Don't let it get soiled.
- soil
- {f} pisletmek
- be soiled
- kirlenmek
- dirty
- (Tekstil) 1. pis, kirli 2. pisletmek, kirletmek
- get soiled
- olsun kirli
- slightly soiled
- hafif kirli
- soil
- kirlet(mek)
- soil
- toprağı
- dirty
- (sıfat) pis, kirli; açık saçık, rezil, aşağılık, iğrenç, ahlaksız, edepsiz, terbiyesiz, müstehcen; muzur, bozuk; fırtınalı
- dirty
- {s} fırtınalı
- dirty
- {s} iğrenç, çirkin
- dirty
- (fiil) kirletmek, pisletmek, lekelemek, kirlenmek, pislenmek; bulaştırmak
- dirty
- bozuk fazla miktarda radyoaktif zerreler yayan
- dirty
- {f} bulaştırmak
- dirty
- argo yanında esrar bulunan
- dirty
- murdar
- shop soiled
- dükkânda eskimiş
- shop soiled
- dükkânda bayatlamış
- soil
- {f} namusunu kirletmek
- soil
- çirkef
- soil
- semirtmek
- soil
- {f} lekelemek
- soil
- hayvanları taze otla beslemek
- soil
- {f} yeşillik yedirmek
- soil
- {i} pislik
- soil
- {f} leke sürmek
- soil
- {f} taze otla beslemek
- soil
- namusuna leke sürmek
- soil
- {i} arazi
- soil
- {i} gübre
Solucan gübresi sürekli olarak toprağı zenginleştirir.
- Worm castings continually enrich the soil.
- soil
- {i} lağım pisliği
- soil
- {i} ülke