sog

listen to the pronunciation of sog
ألمانية - التركية
الإنجليزية - التركية
(Askeri) özel harekat grubu (special operations group)
out
{f} dışarı çıkarmak

Tom, köpeğini dışarı çıkarmak için kapıyı açtı. - Tom opened the door to let his dog out.

Tom yarın gece Mary'yi dışarı çıkarmak istiyor. - Tom wants to take Mary out tomorrow night.

out
{s} dış

Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var. - I can't go out because I have a lot of homework.

Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al. - Go out and breathe some fresh air instead of watching TV.

out
{s} dışarıdaki

Bütün dikkatimi dışarıdaki manzaraya yöneltti. - He addressed my full attention to the landscape outside.

Lütfen çöpünü dışarıdaki çöp kutularına koy. - Please put your waste in the bins outside.

out
{i} aut
out
yanmak
out
anormal
out
harici

Ev dahili ve harici temizlendi. - The house was cleaned inside and out.

out
sönük
out
adamakıllı
out
dışarıya

Baba, dışarıya çıkıp oyun oynayabilir miyim? - Daddy, may I go out and play?

Ben dışarıya giderken yanımda bir şemsiye alırım. - I take an umbrella with me when I go out.

out
dışta yer alan
out
dışarı

Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım. - I'm going to go out this afternoon.

Çoğu genç yetişkin geceleyin dışarı çıkmaktan hoşlanır. - Most young adults enjoy going out at night.

out
dışarıda

Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin. - It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.

Dışarıda bir masaya oturabilir miyiz? - Could we have a table outside?

out
yeni çıkmış

Fırından yeni çıkmış ekmeğin kokusunu seviyorum. - I like the smell of bread just out of the oven.

out
bozulmuş
out
açığa çık

Sami bu konuyu açığa çıkardı. - Sami found out about this.

İtalyanca konuşmada pek iyi değilim, ama bunun açığa çıkmasını istemiyorum. - I'm not very good at speaking Italian but I don't want it to get out into the open.

out
outbid outdrink
out
eskimiş
out
(İnşaat) dışında, dışarıda
ألمانية - الإنجليزية
pull (of air, water)
suction
slipstream
undertow
maelstrom
einem Sog von Reformen ausgesetzt
subject to pressing reforms
ich/er/sie sog
I/he/she sucked
التركية - الإنجليزية

تعريف sog في التركية الإنجليزية القاموس.

gesaugt saugen sog saugte a emmek
SOG gesaugt saugen saugte a suck
الإنجليزية - الإنجليزية
Special Operations Group
elite military force responsible for carrying out covert and/or extremely dangerous missions within enemy territory (missions can be military, political, informational, or economic)
Acronym for Studies and Observation Group Secret all-volunteer special operations forces that carried out a covert paramilitary campaign against North Vietnam from 1964 to 1972 In its Vietnam line, 21C has released a MAC-V Spec Ops Grp and a MAC-V SOG Team Leader boxed figure set, a MAC-V SOG carded figure, a MAC-V SOG convention exclusive figure, and a MAC-V SOG "One Zero" Team Leader boxed figure
S - peed O - ver G - round: The speed the G P S receiver is traveling
Sergeant of The Guard, senior Noncommissioned Officer in charge of a specific guard detail
Senior Officer Grade
out
sog
المفضلات