sofra

listen to the pronunciation of sofra
التركية - الإنجليزية
table

You must not make a noise at the table. - Sofrada ses yapmamalısın.

Tom has bad table manners. - Tom'un kötü sofra adabı vardır.

dinner table
dinner table, table (which has a meal laid out on it)
board
dining table; meal
squat, round table used for rolling out dough
dining table
sofra örtüsü
cloth
sofra toplamak
Clear the table
sofra arkadaşları
mess
sofra arkadaşı
messmate
sofra başına geçmek
to sit down to a meal
sofra başında
at the dinner table
sofra başında
at the table, while eating
sofra bezi
cloth spread under a dining table during a meal
sofra donatmak
to spread a lavish table, cover the dinner table with food
sofra duası yapmak
ask a blessing
sofra hizmetçisi
parlourmaid [Brit.]
sofra hizmetçisi
parlormaid
sofra kurallarına uymayana bira vermemek
sconce
sofra ortasına konulan süslü kâse
epergne
sofra sohbeti
table talk
sofra takımı
flatware
sofra takımı
silverware

It looks like we have no clean silverware. - Temiz gümüş sofra takımımız yok gibi görünüyordu.

sofra takımı
tableware
sofra takımı
table service
sofra takımı
1. set of table linens. 2. set of dinnerware; place setting
sofra tuzu
table salt
sofra örtüleri ve peçeteler
napery
sofra örtüsü
tablecloth
sofra/yı kaldırmak
to clear the table (after a meal)
sofra/yı kurmak
to set the table (for a meal)
gümüş kaplama sofra takımı
plate
porselen sofra eşyası
porcelain tableware
su küçüğün, söz/sofra büyüğün
(Atasözü) At mealtime the children should be the ones who get water
yuvarlak sofra
round table
çin porseleni sofra takımı
china ware
التركية - التركية
Genellikle tekerlek biçiminde, üzerinde yemek de yenebilen ayaklı hamur tahtası
Anüs
Birlikte yemek yiyenlerin tümü
Halı göbeğinde daire biçimindeki çiçekli bölüm
Genellikle tekerlek biçiminde, üzerinde yemek de yenebilen ayaklı hamur tahtası: "Bir gün sofra masasının altına saklanmıştım da beni bir türlü bulamamıştın."- Y. K. Karaosmanoğlu
Masa, sini gibi şeylerin, yemek yemek üzere hazırlanmış durumu: "Yemek vakti gelmiş, misafirler sofraya oturmuşlardı."- R. N. Güntekin
Masa, sini gibi şeylerin, yemek yemek üzere hazırlanmış durumu
Yemek (yedirme ve yeme)
iteği
honça
han
miz
sofra başı
Sofranın etrafı, yemek yeme yeri
sofra bezi
Sofranın altına serilen yaygı
sofra duası
Yemek sonunda yapılan yemek duası
sofra tahtası
Yerde yemek yeneceği zaman üzerine sofra takımı konan alçak masa
sofra takımı
Yemek yerken kullanılan çatal, bıçak, tabak, örtü, peçete gibi şeylerin tümü
sofra örtüsü
Sofra kurulurken masanın üzerine serilen örtü
sofra
المفضلات