Hayat olduğu sürece, ümit vardır.
- As long as there's life, there is hope.
Temiz tuttuğun sürece bu kitabı alabilirsin.
- You may take this book as long as you keep it clean.
Ucuz olmak şartıyla, herhangi bir saat işimi görür.
- As long as it is cheap, any watch will do.
Kısa sürede geri gelmen şartıyla dışarı çıkabilirsin.
- You may go out as long as you come back soon.
İki saat süresince karın içinde otobüsü bekledim.
- I waited for the bus in the snow as long as two hours.
Altıdan sonra olmak şartıyla herhangi bir zamanda olur.
- Any time will do so long as it is after six.
You can use the book as long as you keep it clean.
- Du darfst das Buch benutzen, sofern du es rein hältst.
I recommend that this sentence be deleted after two weeks, as long as there is no objection by then.
- Ich schlage vor, diesen Satz nach Ablauf von zwei Wochen zu löschen, sofern bis dahin kein Widerspruch erfolgt ist.