Leyla ailesi tarafından, özellikle de annesi tarafından sosyal olarak soyutlanmıştı.
- Layla was socially isolated by her parents, especially her mother.
Leyla sosyal olarak izole edilmişti.
- Layla was socially isolated.
İnsanları parmakla göstermek toplumsal açıdan kabul edilebilir bir şey değildir.
- It is not socially acceptable to point at people.
Birçok türküler toplumsal problemler hakkındaydı.
- Many folk songs were about social problems.
Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
- Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
- In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
Bir sosyete moda toplumda iyi tanınan ve sosyal faaliyetlere ve eğlenceye düşkün bir kişidir.
- A socialite is a person who is well known in fashionable society and is fond of social activities and entertainment.
Bence Sosyalist Parti kazanır.
- The Socialist party will win, I think.
Bence sosyalist parti kazanacak.
- I think the socialist party will win.
Kediler arkadaş canlısı hayvanlardır.
- Cats are social animals.
What's your social?.
Fred hated going down to the social to sign on.
... behave generously or pro-socially ...
... socially and economically ...