Birdenbire, o konuştu.
- All at once, he spoke out.
Her şey birdenbire oldu.
- Everything happened all at once.
Bu işlerin hepsini bir defada yapmaya çalışma.
- Don't try to do all these things at once.
Kimse bir defada iki şeyi yapamaz.
- Nobody can do two things at once.
En kısa zamanda buradan ayrılmak istiyorum.
- I want to leave here as soon as possible.
En kısa zamanda bunu yapmaya çalışacağız.
- We'll try to do that as soon as possible.
Bunu yapar yapmaz akşam yemeği hazırlığına başlamanı istiyorum.
- As soon as you have done that, I would like you to start preparing supper.
O telefon görüşmesi yapar yapmaz eve gitti.
- He went home as soon as he got the phone call.
Tom'un evrak çantasını burada bıraktığını fark eder etmez geri geleceğinden eminim.
- I'm sure Tom will come back as soon as he realizes he left his briefcase here.
Tom Mary'nin artık dinlemediğini fark eder etmez konuşmayı durdurdu.
- Tom stopped talking as soon as he noticed Mary wasn't listening anymore.
Bu e-postayı görür görmez lütfen hemen cevapla.
- As soon as you see this E-mail please reply right away.
Tartışma sona erer ermez, ben hemen ofisten ayrıldım.
- As soon as the argument ended, I left the office forthwith.
As soon as she heard the news, she broke into tears.
- Sobald sie die Nachricht gehört hat, ist sie in Tränen ausgebrochen.
As soon as they return, I will telephone you.
- Sobald sie zurück sind, rufe ich euch an.