Bildiği kadarıyla işler yolunda gidiyordu.
- So far as he was concerned, things were going well.
Bildiğim kadarıyla, o hâlâ bekâr.
- So far as I know, she is still unmarried.
insofar as (or that), to the extent that, to such an extent.
İnsanların hepsi küçük bir çocuk İmparator çıplak! deyinceye kadar aptal görünmemek için ona gerçeği söylemeden imparatorun giysilerini övdü.
- The people all praised the emperor's clothes without telling him the truth so as not to seem stupid, until a little boy said, The emperor is naked!
Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.
- Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning.
Biz yoğun trafikten kaçınmak amacıyla, Noel için evde kaldık.
- We stayed home for Christmas, so as to avoid heavy traffic.
İşitebilmek için önde oturdu.
- He sat in the front so as to be able to hear.
Trene zamanında yetişmek için acele etti.
- He hurried so as to be in time for the train.
... Benghazi. Does the buck stop with your secretary of state as far as what went on here? ...
... and I've never really been genre-specific as far as what I listen to. There's always, ...