O, bildiğim kadarıyla, güvenilir bir arkadaştır.
- He is, so far as I know, a reliable friend.
Bildiği kadarıyla işler yolunda gidiyordu.
- So far as he was concerned, things were going well.
insofar as (or that), to the extent that, to such an extent.
Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.
- Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning.
İstasyona kadar öyle yapmaya çalış.
- Try to do so as far as the station.
Biz yoğun trafikten kaçınmak amacıyla, Noel için evde kaldık.
- We stayed home for Christmas, so as to avoid heavy traffic.
Korkutmamak için onunla nazik şekilde konuştum.
- I spoke to him kindly so as not to frighten him.
Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.
- Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning.
... an opportunity for all lets us go as far as our dreams and toil will take us ...
... As far as we know, no Chinese trader ever met a Roman. ...