soğutmak

listen to the pronunciation of soğutmak
التركية - الإنجليزية
cool

Tom put the pie on the kitchen windowsill to cool. - Tom soğutmak için pastayı mutfak penceresi eşiğine koydu.

By simply changing the orientation of a house in relation to the sun, you can save up to thirty percent of the energy required or wasted for heating or cooling it. - Güneşe göre bir evin yönünü değiştirerek evi ısıtmak ya da soğutmak için gerekli ya da boşa harcanmış enerjinin yüzde otuzunu tasarruf edebilirsiniz.

wean
offput
alienate
refrigerate
to cause (someone) to lose his love, desire, or enthusiasm for, put (someone) off (someone, something)
estrange
to cool, to chill; to alianete (from); to estrange
indispose
disincline
put off
(Biyokimya) cooling

By simply changing the orientation of a house in relation to the sun, you can save up to thirty percent of the energy required or wasted for heating or cooling it. - Güneşe göre bir evin yönünü değiştirerek evi ısıtmak ya da soğutmak için gerekli ya da boşa harcanmış enerjinin yüzde otuzunu tasarruf edebilirsiniz.

keel
off
frigorific
simmer down
chill

I want to chill the wine more. - Ben şarabı daha çok soğutmak istiyorum.

soğut
refrigerate

Does this need to be refrigerated? - Bunun soğutulması gerekiyor mu?

soğutma
cooling

You can reduce your home's heating and cooling costs through proper insulation and air sealing techniques. - Evinizin ısıtma ve soğutma maliyetlerini uygun yalıtım ve hava sızdırmazlık teknikleri yoluyla azaltabilirsiniz.

By simply changing the orientation of a house in relation to the sun, you can save up to thirty percent of the energy required or wasted for heating or cooling it. - Güneşe göre bir evin yönünü değiştirerek evi ısıtmak ya da soğutmak için gerekli ya da boşa harcanmış enerjinin yüzde otuzunu tasarruf edebilirsiniz.

soğutma
chilling
soğutma
cooling down
soğutma
alienate
soğut
{f} refrigerated

Does this need to be refrigerated? - Bunun soğutulması gerekiyor mu?

soğut
disaffect
soğut
{f} disaffected
soğut
{f} cooling

By simply changing the orientation of a house in relation to the sun, you can save up to thirty percent of the energy required or wasted for heating or cooling it. - Güneşe göre bir evin yönünü değiştirerek evi ısıtmak ya da soğutmak için gerekli ya da boşa harcanmış enerjinin yüzde otuzunu tasarruf edebilirsiniz.

You can reduce your home's heating and cooling costs through proper insulation and air sealing techniques. - Evinizin ısıtma ve soğutma maliyetlerini uygun yalıtım ve hava sızdırmazlık teknikleri yoluyla azaltabilirsiniz.

soğut
disincline
soğut
{f} cooled
soğut
{f} chill

The sharp tone of his words chilled the atmosphere. - Sözlerinin keskin tonu, atmosferi soğuttu.

I want to chill the wine more. - Ben şarabı daha çok soğutmak istiyorum.

soğut
{f} cool

Tom took a beer from the cooler and opened it. - Tom soğutucudan bir bira aldı ve onu açtı.

Tom put the pie on the kitchen windowsill to cool. - Tom soğutmak için pastayı mutfak penceresi eşiğine koydu.

soğut
{f} disinclined
soğut
{f} chilled

The sharp tone of his words chilled the atmosphere. - Sözlerinin keskin tonu, atmosferi soğuttu.

soğutma
estrangement
soğutma
refrigeration

The accident was caused by a fault in the refrigeration system of the appliance. - Kazanın nedeni, cihazın soğutma sistemindeki bir arızaydı.

kendinden soğutmak
self-wean
soğutma
refrıgeratıon
soğutma
cooling of
arasını soğutmak
to delay (a thing so that it is forgotten)
arayı soğutmak
(for a friendship) to cool off
aşırı soğutmak
to undercool, to supercool
aşırı soğutmak
supercool
oyunu soğutmak
(Spor) slow down the tempo
paketleme öncesinde soğutmak
precool
soğut
anneal
soğutma
alienation
soğutma
refrigerating
soğutma
cooling, refrigeration
su ile soğutmak
to water-cool, to quench
terini soğutmak
to cool off, rest a bit
önceden soğutmak
precool
التركية - التركية
Herhangi bir durum, kişi veya olay birine, bir yere veya bir şeye karşı duyulan sevgi ve ilginin yok olmasına yol açmak: "Fakat kız kardeşiyle annesinin iki ay ara ile ölmesi onu birdenbire İstanbul'dan soğutmuştu."- R. N. Güntekin
Birine, bir yere veya bir şeye karşı duyulan sevgi ve ilginin yok olmasına yol açmak
Soğumasını sağlamak, soğumasına sebep olmak
(Osmanlı Dönemi) TAKRİS
Soğutma
(Osmanlı Dönemi) İBRAD
soğutma
Soğutmak işi
soğutmak
المفضلات