Düzgün bir yolda sürmek güzel.
- It's nice to drive on a smooth road.
Açılış konuşması düzgünce gitti.
- The opening statement went smoothly.
Mary saçını düzeltti.
- Mary smoothed her hair.
Bunun düzgünce gideceğini düşünüyorum.
- I think that will go smoothly.
Bir bebeğin poposu kadar pürüzsüz.
- It's as smooth as a baby's bottom.
Bu yumuşak ve pürüzsüzdür.
- This feels soft and smooth.
İpek yumuşak ve pürüzsüzdür.
- Silk is soft and smooth.
Onun yumuşak konuşmasıyla kolaylıkla içeri alındım.
- I was easily taken in by his smooth talk.
Duvar mükemmel ve geçilemez gibi görünüyordu.
- The wall appeared to be smooth and impenetrable.
Teleskobun aynasının mükemmel biçimde pürüzsüz olması gerek.
- The telescope's mirror needs to be perfectly smooth.
Bu fermuar kolayca kapanmıyor.
- This zipper doesn't zip smoothly.
Onun yumuşak konuşmasıyla kolaylıkla içeri alındım.
- I was easily taken in by his smooth talk.
Ayaklarımın arkasını yumuşatmak için ponza taşı ile ovarım.
- I rub with pumice, in order to smooth the back of my feet.
Deniz sakin ve yumuşak görünüyor.
- The sea looks calm and smooth.
İşler çok sorunsuzca gitti.
- Things went very smoothly.
Onun işi sorunsuz gidiyordu.
- Her work was going smoothly.
Her şey düzgünce giderse günde iki ya da üç parça yapabilirim.
- If all goes smoothly, I can make two or three pieces a day.
Umarım her şey düzgünce gider.
- I do hope everything will go smoothly.
Bu fermuar kolayca kapanmıyor.
- This zipper doesn't zip smoothly.
We hope for a smooth transition to the new system.
Alexander lit up Connecticut for 34 points in a Big East quarterfinal win last week. He is a smooth operator who can score in a variety of ways.
He plays the hospital administrator, a fast-talking smooth operator who cons patients and doctors alike.
We had some problems at the very beginning, but it's been smooth sailing since the second week or so.
... smooth, fluid experience. ...
... make the experience really smooth since snappy. ...