Ünlü biri hayal akıldan daha önemlidir dedi.
- Someone famous said that imagination is more important than intelligence.
Pakistan istihbaratı gerçekten teröristin nerede olduğu hakkında bir şey biliyor muydu?
- Did Pakistani intelligence really know nothing about the terrorist's whereabouts?
İnanç istihbaratın ölümüdür.
- Belief is the death of intelligence.
O ondan daha akıllıdır.
- He's smarter than her.
Köpeğin akıllı olduğunu düşünmüyor musun?
- Don't you think the dog is smart?
O sahiden zeki, değil mi?
- She's really smart, isn't she?
Tom tanıdığım en zeki adamdır.
- Tom is the smartest man I know.
Erkek arkadaşım akıllı, yakışıklı, ve cana yakındır.
- My boyfriend is smart, handsome, and friendly too.
Tom tatlı, akıllı ve yakışıklıdır.
- Tom is sweet, smart, and handsome.
Sanırım o yapmak için güzel şey.
- I think it's the smart thing to do.
O, Mary'den daha akıllı fakat onun kadar güzel değil.
- She's smarter than Mary, but not as beautiful.
Mary'nin şık elbiseler giydiğini düşünüyor musun?
- Do you think Mary wears smart clothes?
Tom daha şık görünmek istediği için sahte gözlük taktığını kabul etti.
- Tom admitted that he wears fake glasses because he wants to look smarter.
Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.
- Sentences bring context to the words. Sentences have personalities. They can be funny, smart, silly, insightful, touching, hurtful.
Çok çabuk yaşlanıyor, çok geç akıllanıyoruz.
- We're too soon old, too late smart.
Yeni bir akıllı telefon istiyorum!
- I want a new smartphone!
Tom yeni bir akıllı telefon almak istiyor.
- Tom wants to buy a new smartphone.
Tatoeba ukalalar için ilgi çekici bir oyun alanıdır.
- Tatoeba is an interesting playing field for smartasses.
Zeka ve bilgi iki çok farklı şeydir.
- Intelligence and knowledge are two very different things.
Facebook'a üye olursanız, bilgileriniz istihbarat örgütlerine gönderilecektir.
- If you sign up to Facebook, your information will be sent to intelligence agencies.
Onu anlamak için çok zekaya ihtiyacın yok.
- You don't need much intelligence to understand that.
Tom'un yeni akıllı telefonu gerçekten büyük. Artık bir telefona bile benzemiyor.
- Tom's new smartphone is really big. It doesn't even look like a phone anymore.
Teorinin ne kadar güzel olduğu önemli değil, ne kadar akıllı olduğun önemli değil. Eğer o deneyle uymuyorsa, o yanlıştır.
- It doesn't matter how beautiful your theory is, it doesn't matter how smart you are. If it doesn't agree with experiment, it's wrong.
Ne kadar akıllı olduğun önemli değil.
- It doesn't matter how smart you are.
Mary'den daha akıllı ama Mary kadar hoş değil.
- She's smarter than Mary, but she's not as pretty as Mary.
Tom gösterişli ve güzel bir ev yapmak istiyor.
- Tom wants to build an ostentatious and smart house.
Guess that was a stupid question. Either you're smart or you're not. I am not book smart but I have street smarts. I think street smarts are important.
Ryan, who is feeling no pain, smarts off, Who died and left you in charge?.
There is a smart shower at 5 P.M., and in the midst of it a hummingbird is busy about the flowers in the garden, unmindful of it, though you would think that each big drop that struck him would be a serious accident.
He moved convulsively, and as he did so, said, I'll be quiet, Doctor. Tell them to take off the strait waistcoat. I have had a terrible dream, and it has left me so weak that I cannot move. What's wrong with my face? It feels all swollen, and it smarts dreadfully..
a smart outfit.
He became tired of his daughter's sarcasm and smart remarks.