small in dignity, power, or importance; not great; insignificant; contemptible

listen to the pronunciation of small in dignity, power, or importance; not great; insignificant; contemptible
الإنجليزية - التركية

تعريف small in dignity, power, or importance; not great; insignificant; contemptible في الإنجليزية التركية القاموس.

little
{s} ufak

O yumuşak kilden ufak bir heykel yaptı. - He made a little statue out of soft clay.

Sana ufak bir hediyem var. - I have a little present for you.

little
küçük

Küçük erkek kardeşim televizyon izliyor. - My little brother is watching television.

O suda küçük bir bot ile denize açılıyor. - He is sailing a little boat on the water.

little
{s} az
little
azıcık

Sahip olduğu azıcık parasını kaybetti. - She lost what little money she had.

Sahip olduğu azıcık parayı çocuğa verdi. - He gave the boy what little money he had.

little
{s} az: There's little time left. Az zaman kaldı
little
be.az miktarda
little
genç

Tom senin kızından biraz daha genç. - Tom is a little younger than your daughter.

Tom Mary'den muhtemelen sadece biraz daha genç. - Tom is probably just a little younger than Mary.

little
önemsiz

Karıncaların yaşamını önemsiz sayma. - Don't think little of the ants' lives.

little
değersiz
little
Little Dipper Küçükayı takımyıldız
little
{s} cici
little
(isim) az miktar, ufak şey, az zaman
little
{s} dar görüşlü

Ne yazık ki o bu değişiklikleri kabul etmek için biraz fazla dar görüşlüdür. - Unfortunately he's a little too narrow-minded to accept these changes.

little
az miktar
little
ehemmiyetsiz
little
hemen hemen hiç

Anne oğullarına hemen hemen hiç bir şey söylemedi. - The mother said little to the sons.

Anne kızlarına hemen hemen hiç bir şey söylemedi. - The mother said little to the daughters.

little
(sıfat) küçük, ufak, az, dar görüşlü, bayağı, adi
little
{i} az zaman

Tom'un çocuklarına bu kadar az zaman harcaması şaşırtıcı. - It's amazing how little time Tom spends with his children.

O kadar az zamanım vardı ki öğle yemeğini aceleyle yemek zorunda kaldım. - I had so little time that I had to eat lunch in a hurry.

little
hemen hiç gibi
الإنجليزية - الإنجليزية
little
small in dignity, power, or importance; not great; insignificant; contemptible

    الواصلة

    small in dignity, power, or importance; not great; insignificant; con·temp·ti·ble

    النطق

المفضلات