Onun kulübesi kıyıda.
- His cottage is on the coast.
Kulübede yaşayan adam kör.
- The man living in the cottage is blind.
Kır evinin arkasında güzel bir ağacın altında bir masa kurdum.
- I've set out a table under a beautiful tree behind the cottage.
Köprünün ötesinde bir kır evi var.
- There is a cottage beyond the bridge.
Onun deniz kenarında bir sayfiye evi var
- She has a cottage by the sea.
Sayfiye evi bana onunla birlikte geçirdiğim mutlu günleri hatırlattı.
- The cottage reminded me of the happy times I had spent with her.