تعريف sliding في الإنجليزية التركية القاموس.
- sürgülü
Tom sürgülü kapıyı açtı.
- Tom opened the sliding door.
Tom John ve Mary'nin içeri girmesi için sürgülü kapıyı açtı.
- Tom opened the sliding door to let John and Mary in.
- (Askeri) heyelan
- sürmeli
- kayıcı
- {f} kay
Çocuklar buz üzerinde kayıyorlardı.
- The children were sliding on the ice.
Çocukken merdivenden kaymak hoşuma giderdi.
- When I was a child, I used to like sliding down the staircase banister.
- kayan
- Kaygan
Test point on the sliding surface.
- kayarak
- kayma
Çocukken merdivenden kaymak hoşuma giderdi.
- When I was a child, I used to like sliding down the staircase banister.
- kayış
- {s} hareketli
- {s} değişken
- (Nükleer Bilimler) kaydırma
- {s} kızaklı
- cimrilik
- slide
- slayt
Her kapının sal olarak kullanılabilecek çıkarılabilir bir slaytı vardır.
- Each door has a detachable slide that can be used as a raft.
- slide
- sürgü
Sürgülü hesap cetvelinin ne olduğunu bilmek için çok gençsin.
- You're too young to know what a slide rule is.
- slide
- kaydırak
- sliding shelf
- Sürgülü raf
- sliding contact
- (Bilgisayar) kayar kontak
- sliding contacts
- kayar değeçler
- sliding door
- (Otomotiv) sürmeli kapı
- sliding fit
- (Mekanik) kayar alıştırma
- sliding fit
- (Mekanik) kayar geçme
- sliding form
- (İnşaat) kayar kalıp
- sliding gear
- kayıcı dişli
- sliding keel
- (Askeri) kontra omurga
- sliding scale
- (Ticaret) barem
- sliding window
- sürgülü pencere
- sliding door
- sürme kapı
- sliding door
- yana kayarak açılan kapı
- sliding friction
- kayma sürtünmesi
- sliding scale
- değişken ölçek
- sliding scale
- yürüyen skala
- sliding seat
- sürgülü koltuk
- sliding surface
- kayma yüzeyi
- sliding time
- değişken zaman
- sliding window
- sürme pencere
- sliding bearing
- kayici yatak
- sliding clutch
- kaygan kavrama
- sliding contact
- sürgülü kontak, kayici kontak
- sliding coupling
- (Mühendislik) Kayar kaplin
The sliding coupling connects the refiner to the main motor. A sliding coupling used to allow for thermal expansion of the drive shaft.
- sliding doors
- sürme kapı
- sliding panel
- Sürme panel (kapı)
- sliding resistance
- kayma direnci
- sliding sleeve
- kayar gömlek
- sliding tackle
- (Spor) (Futbol) kayarak müdahale
- sliding trend
- borsa fiyatlarındaki ciddi düşüş
- Sliding block
- (Tekstil) Kulis taşı
- Sliding gauge
- (Tekstil) Ölçü sürgüsü
- sliding bar
- sürgü
- sliding block
- kayıcı blok
- sliding bridge
- (İnşaat) sürme köprü
- sliding caliper
- sürmeli kompas
- sliding capsule
- (Otomotiv) kayan muhafaza
- sliding contacts
- kayar de¤ecler
- sliding damper
- kayar sürgü
- sliding depth gauge
- sürgülü derinlik masdarı
- sliding door
- (Mukavele) kayar kapı, sürme kapı
- sliding door
- sürgülü kapı
Tom John ve Mary'nin içeri girmesi için sürgülü kapıyı açtı.
- Tom opened the sliding door to let John and Mary in.
Tom sürgülü kapıyı açtı.
- Tom opened the sliding door.
- sliding expansion joint
- kayar tip kompanzatör
- sliding expansion joint
- kayar tip genleşme parçası
- sliding factor
- kayma katsayısı
- sliding factor
- kayma faktörü
- sliding factor
- kayma çarpanı
- sliding feet
- kayıcı ayaklar
- sliding fracture
- kayma kırılması
- sliding fracture
- kayma ile kırılma
- sliding gate
- kayar kapak
- sliding gate
- (Askeri) sürgülü kayar kapı
- sliding gear shaft
- (Otomotiv) kayıcı dişli mili
- sliding housing needle valve
- kayar gövdeli iğne vana
- sliding joint
- (Otomotiv) kayar mafsal
- sliding joint
- (Otomotiv) kayar bağlantı
- sliding load rack
- kayan yük askısı
- sliding mass
- kayan kütle
- sliding mass
- kayan yığın
- sliding mass
- kayma yığını
- sliding mass
- kayma kütlesi
- sliding member
- kayıcı eleman
- sliding mode control
- kayan kipli denetim
- sliding motion
- kayma devinimi
- sliding motion
- kayma hareketi
- sliding movement
- kayma hareketi
- sliding movement
- kayma devinimi
- sliding of soil along a
- bir düzlem boyunca kayma
- sliding partition
- sürme duvar
- sliding recoil
- (Askeri) müteharrik geri tepme
- sliding recoil
- (Askeri) MÜTEHARRİK GERİ TEPME: Bak. "rolling recoil"
- sliding recoil
- (Askeri) hareketli geri tepme
- sliding ring
- hareketli dişli çark
- sliding roof aperture
- (Otomotiv) açılır tavan boşluğu
- sliding roof motor
- (Otomotiv) açılır tavan motoru
- sliding roof panel
- (Otomotiv) açılır tavan paneli
- sliding roof relay
- (Otomotiv) açılır tavan rölesi
- sliding roof switch
- (Otomotiv) açılır tavan düğmesi
- sliding roof weatherstrip
- (Otomotiv) açılır tavan fitili
- sliding scale
- fiyata göre resim uygulanan tarife
- sliding scale commission
- (Ticaret) değişken oranlı komisyon
- sliding scale of salaries
- (Ticaret) eşel mobil
- sliding scale of wages
- (Ticaret) eşel mobil
- sliding scale system
- eşelmobil sistemi
- sliding scale system
- (Ticaret) eşel mobil sistemi
- sliding scale tariff
- (Ticaret) değişebilir ücret tarifesi
- sliding seat
- kızaklı oturak
- sliding shutter
- disket surgusu
- sliding sleeve
- sürgülü kumanda dişlisi
- sliding sleeve
- kayar manşon
- sliding sluice
- sürgülü dipsavak
- sliding sluices
- dipsavaklar
- sliding stage
- (Tiyatro) kayar sahne
- sliding strip
- (Askeri) sürgülü şerit
- sliding strip
- (Askeri) SÜRGÜLÜ ŞERİT: Kriptografide; karton veya benzeri malzemeden yapılmış olup üzerinde sıra numarası gibi yazı taşıyan ve benzeri başka şeritlerin yanına muhtelif şekillerde konulabilen bir şerit
- sliding strip
- kayar şerit
- sliding strip device
- (Askeri) SÜRGÜLÜ ŞERİT TERTİBATI: Şeritlerin sokulabileceği veya sürülebileceği bir sıra kanalları ihtiva eden madeni plastik veya tahta bir altlıktan ibaret kripto aleti
- sliding strip device
- (Askeri) sürgülü şerit tertibatı
- sliding support
- kayar mesnet
- sliding support
- kaymalı sapport
- sliding support
- kayıcı mesnet
- sliding surface
- (Otomotiv) kayar yüzey
- sliding surfaces
- kayan yüzeyler
- sliding table
- çizim masası
- sliding table
- resim masası
- sliding tariff
- (Ticaret) değişik tarife
- sliding tectonic
- kayma tektoniği
- sliding tendency
- kayma temayülü
- sliding text
- (Bilgisayar) akan yazı
- sliding theory
- kayma teorisi
- sliding trays
- (Bilgisayar) kayan raylar
- sliding vane compressor
- kayar kanatlı kompresör
- sliding wear
- (İnşaat) kaymalı aşınma
- sliding wedge
- kayma kaması
- sliding zone
- kayma zonu
- sliding zone
- kayma bölgesi
- slide
- {f} kaymak
- slide
- {i} kaydırak (çocuklar için oyun aracı)
- slid
- f., bak. slide 1
- slide
- kaydırmak
Kızakla taşımak çok kolaydır. Yapman gereken tek şey sıkı oturmak ve onu kaydırmaktır.
- Sledding is very easy. All you have to do is sit down tight and let it slide.
- slide
- kayma
- earth sliding
- heyelan
- slid
- kay
Alice uzun yoldan kaydı.
- Alice slid down the long slide.
Tom saksıyı sola doğru hareket ettirdi ve gizli kapıyı kaydırarak açtı.
- Tom moved the flower pot to the left and the secret door slid open.
- slid
- kaymak
Çocukken merdivenden kaymak hoşuma giderdi.
- When I was a child, I used to like sliding down the staircase banister.
- slide
- kızak yapmak
- slide
- kayıcı
- slide
- (Bilgisayar) geçişli
- slide
- savuşmak
- slide
- saydam resim
- slide
- diapozitif
- slide
- (Bilgisayar) slayda
- slide
- parça
- slide
- (Bilgisayar) saydam fotoğ
- slide
- sürgülü
Sürgülü hesap cetvelinin ne olduğunu bilmek için çok gençsin.
- You're too young to know what a slide rule is.
- slide
- sessizce gitmek
- slide
- (Avcılık) kapak takımı
- tendency toward sliding
- kaymaya karşı meyil
- tendency toward sliding
- kayma eğilimi
- slide
- lam
- slide
- heyelan
- slide
- kayılan yer
- slide
- saç tokası
- slide
- {i} toprak kayması
- forward travel of a flat ski
- ileri düz bir kayak seyahat
- slide
- kıl
- slide
- {f} kay
Kızakla taşımak çok kolaydır. Yapman gereken tek şey sıkı oturmak ve onu kaydırmaktır.
- Sledding is very easy. All you have to do is sit down tight and let it slide.
Alice uzun yoldan kaydı.
- Alice slid down the long slide.
- slide
- (Mühendislik) kızak
Kızakla taşımak çok kolaydır. Yapman gereken tek şey sıkı oturmak ve onu kaydırmaktır.
- Sledding is very easy. All you have to do is sit down tight and let it slide.
- angle of sliding
- kayma açışı
- assumed sliding plane
- (Çevre) varsayılan kayma düzlemi
- broken sliding surface
- kırıklı kayma sathı
- danger of sliding
- kayma çekincesi
- danger of sliding
- kayma tehlikesi
- direction of sliding
- kayma doğrultusu
- gravitational sliding
- gravitasyonal yer-kayması
- gravity sliding
- gravite kayması
- gravity sliding
- yerçekimi kayması
- passive surface of sliding
- pasif kayma yüzeyi
- probable sliding distance
- (Askeri) olası kayma mesafesi
- slid
- kaydır/kay
- slide
- {f} (slid)
- slide
- {i} kayak yeri
- slide
- {i} patensiz kayma
- slide
- {f} akıp gitmek
- slide
- {i} mikros- kopta
- slide
- {i} lâm
- slide
- {i} kızak yolu
- slide
- diyapozitif
- slide
- projeksiyon makinalannda kullanılan resimli cam
- slide
- {i} toka
- slide
- {f} sessizce gitmek/geçmek
- slide
- herhangi bir aletin kayıcı kısmı
- slide
- {i} kayma, kayış; (araba için) patinaj
- slide
- (Tıp) Lam, cam (mikroskop)
- slide
- {i} agraf
- slide
- {i} kayış
- slide
- slide bar kapı sürmesi
- slide
- {i} düşüş
- slide
- {i} dia
- slide
- {f} over/around (bir meseleyi)
- slide
- {f} into (bir şeyi) belli etmeden (bir yere) koymak
- slide
- kaydırma
Kızakla taşımak çok kolaydır. Yapman gereken tek şey sıkı oturmak ve onu kaydırmaktır.
- Sledding is very easy. All you have to do is sit down tight and let it slide.
- slide
- (Askeri) SÜRGÜ: Bazı topların kama mekanizması üstünde bulunan kayıcı çene
- slide
- lam,v.kay: n.slayt
- slide
- {f} sıvışmak
- slide
- {i} kızak [müh.]
- slide
- {f} kötü yola düşmek
- slide
- {f} kaybolup gitmek
- slide
- üstünden kayılarak gidilen yer
- stability against sliding
- kaymaya karşı stabilite
- telescopic sliding door
- teleskopik kayar kapı
- transverse sliding
- enine kayma
- wedge sliding
- kama tipi kayma