Muhtemelen beklemekten yoruldu ve uykuya daldı.
- He probably got tired of waiting and fell asleep.
Yuriko deniz biyolojisinden mezun bir öğrenci, bir balık tankının içinde uykuya daldı ve ahtapotlar ve deniz yıldızları ile kaplı olarak uyandı.
- Yuriko, a marine biology grad student, fell asleep inside a fish tank and awoke covered in octopuses and starfish.
O uyurken içeri bir hırsız girdi.
- A burglar broke in while he was asleep.
Uyurken cüzdanımı çaldırdım.
- I had my wallet stolen while I was asleep.
Her iki köpek uykuda.
- Both dogs are asleep.
Yangın patlak verdiğinde, o derin uykudaydı.
- When the fire broke out, he was dead asleep.
Onun sağ ayağı uyuşmuştu.
- His right leg was asleep.
Tom'un bacağı uyuşmuştu bu yüzden ayağa kalkamadı.
- Tom's leg had fallen asleep so he couldn't stand up.
Tom uyumaktan kendini alamadı.
- Tom couldn't help falling asleep.
Tom uyuyana kadar beklemem gerekti.
- I had to wait until Tom was asleep.
Mary çocuğu uyuyana kadar bekliyordu.
- Mary had been waiting till her child fell asleep.