تعريف sizing في الإنجليزية التركية القاموس.
- (Bilgisayar) boyutlandır
- sayma
- kümeleme
- (Bilgisayar) boyutlandırma
- helme
- tasnif
- kumaş perdahı
- (İnşaat) sınıflama
- (Tekstil) haşıllama
- sınıflandırma
- ayırma
- (Mekanik,Teknik) kalibre etme
- (İnşaat,Tekstil) haşıl
- ahar
- size çirişle
- (Tekstil) apre ( kumaş perdahı )
- ahar haşıl helme
- paste
- {f} yapıştırmak
- size
- büyüklük
Asya yaklaşık olarak Avrupa'nın dört katı büyüklüktedir.
- Asia is roughly four times the size of Europe.
Bu ev, Peter'inki ile aynı büyüklüktedir.
- This house is about the same size as Peter's.
- size
- Boyut
Senin odan benimkinin boyutunun iki katı kadar.
- Your room is twice the size of mine.
Senin kitabın benimkinin boyutunun iki katı kadar.
- Your book is double the size of mine.
- size
- ölçü
Daha küçük ölçün var mı?
- Have you got smaller size?
Tom Mary'nin ayakkabı ölçüsünü bilmiyor.
- Tom doesn't know what Mary's shoe size is.
- paste
- {i} hamur
- sizing machine
- (Teknik,Tekstil) haşıl makinesi
- sizing agent
- haşıl maddesi
- sizing liquor
- Hasıl banyosu, apre sıvısı
- sizing arrow
- Boyutlandırma Oku
- sizing assistant
- (Tekstil) haşıl yardımcı maddesi
- sizing bath
- (Tekstil) apre banyosu
- sizing bath
- (Tekstil) haşıl banyosu
- sizing border
- boyutlandırma çerçevesi
- sizing handle
- (Bilgisayar) boyutlandırma aracı
- sizing handle
- (Bilgisayar) boyutlandırma tutamağı
- sizing handle
- Boyutlandırma Aracı / Tutamağı
- sizing lag
- (Ticaret) boyutlama gecikmesi
- sizing liquor
- haşıl banyosu
- sizing machine
- (Tekstil) haşıl makinesi, apre makinesi
- sizing material
- (Tekstil) apreleyici, apre malzemesi
- sizing method
- (Bilgisayar) boyutlandırma yöntemi
- sizing oil
- (Tekstil) haşıl yağı
- sizing roller
- (Tekstil) haşıllama silindiri
- sizing room
- (Tekstil) haşıllama odası
- sizing technique
- (Nükleer Bilimler) boyut belirleme tekniği
- size
- ebat
Tom, doğru ebatta alyan anahtarı olmadığı için karyolanın montajını yapamadı.
- Tom couldn't assemble the bed because he didn't have the right sized Allen key.
Bu elbise, üç ebatta gelir.
- This dress comes in three sizes.
- size
- büyüklük, boyut boyut
- size
- {f} büyüklüğüne göre ayırmak
- size
- fi
- size
- tutkal
- size
- tutkallamak
- size
- numara
Tom'un ayakkabı numarası nedir?
- What's Tom's shoe size?
Kaç numara kask giyiyorsun?
- What size helmet do you wear?
- size
- {i} önemli miktar
- size
- {f} sertleştirmek (şapka)
- size
- Sığa
- size
- {f} çirişlemek
- size
- durum
Durumu değerlendirdi ve derhal harekete geçti.
- He sized up the situation and acted immediately.
- size
- (Tekstil) 1. apre ( kumaş perdahı ) 2. apreli 3. haşıl ( Bkz. slashing product )
- paste
- bulamaç
- size
- aharlamak
- size
- haşıl
- size
- (Bilgisayar) boyutlandır
- size
- (Bilgisayar) boyutlar
Birçok renk ve boyutlarda kristaller onun masasının karşısında dağıldı.
- Crystals of many colors and sizes were scattered across his desk.
Onlar çeşitli boyutlarda yapılırlar.
- They are made in a variety of sizes.
- size
- numaralı
- size
- boyutlandırmak
- size
- uzam
- size
- (Tıp) cüsse
- size
- oylum
- size
- boyut ölçü
- size
- (Bilgisayar) boyutu
- size
- (Sinema) format
- size
- (Gıda) irilik
- log sizing
- parti büyüklüğü
- paste
- (kâğıt) yapıştırmak
- paste
- kola
- paste
- {f} üstüne yapıştır
- paste
- çiriş
- paste
- ezme
- size
- ahar
- size
- hacim
- size
- boy
Senin kitabın benimkinin boyutunun iki katı kadar.
- Your book is double the size of mine.
Benim köpeğim neredeyse boyunuzun yarısı kadar.
- My dog is almost half the size of yours.
- size
- (giysi) beden
- size
- (ayakkabı) numara
- double sizing
- Çift boyutlandırma
- down sizing
- aşağı boyutlandırma
- double sizing
- (Tekstil) çift yüz apresi
- duct sizing
- kanal boyutlandırması
- fast to sizing
- (Tekstil) apreye dayanır
- fastness to sizing
- (Tekstil) apreye dayanıklılık
- feature sizing units
- (Bilgisayar) özellik boyutlandırma birimi
- internal sizing
- (Matbaacılık, Basımcılık) iç tutkallama
- ore sizing
- (Madencilik) cevher kümeleme
- ore sizing
- (Madencilik) cevher kalsifikasyonu
- ore sizing
- (Madencilik) töz kümeleme
- paste
- (Diş Hekimliği) Az yağlı, merhemden daha katı kıvamda preparat
- paste
- {i} beyaz tutkal
- paste
- lapa
- paste
- {i} macu
Kitabına macun koyan kişi ben değilim.
- I am not the one who put paste on your book.
- paste
- (isim) macun, hamur, ezme, çiriş, tutkal, elmas taklidi
- paste
- paste döv/yapıştır
- paste
- (Tekstil) pat
- paste
- yapıştır
Bu etiketleri kavanozlara yapıştır.
- Paste these labels on the jars.
Şarkı sözlerini buldum,ama bunları kopyalayıp yapıştıramam.
- I found the lyrics, but I can't copy paste them.
- paste
- macun/ezme/hamur
- paste
- {i} elmas taklidi
- size
- cesamet
- size
- istenilen ebatta kesip biçmek
- size
- {i} (ayakkabı için) numara; (elbise için) beden; (şişe/kutu için)boy: What size shoe do you want? Kaç numara ayakkabı
- size
- size upkdili
- size
- {i} şapka astar tutkalı
- size
- beden numara k
- size
- şapka as
- size
- büyüklüklerine göre ayırmak
- size
- ölçülü
- size
- büyüklüğünü tahmin etmek
- size
- hakkında hüküm vermek
- size
- (isim) boyut, ölçü, tutkal, boy, büyüklük, beden, numara, önemli miktar, çiriş, apre, şapka astar tutkalı
- size
- {i} çiriş
- size
- hal
Halının büyüklüğü 120'ye 160 santimetredir.
- The size of the carpet is 120 by 160 centimeters.
Tom yirmi yaşındayken giydiği aynı beden pantolonu hâlâ giyebiliyor.
- Tom can still wear the same size jeans he did when he was twenty years old.
- size
- ölçüsünde
- size
- karşısındakini tartmak
- size
- apre