situated at or toward the bow of a vessel

listen to the pronunciation of situated at or toward the bow of a vessel
الإنجليزية - التركية

تعريف situated at or toward the bow of a vessel في الإنجليزية التركية القاموس.

fore
baş tarafta önde
fore
(Kanun) önde olan
fore
başta
fore
ön

Kimse ne olacağını öngöremez. - Nobody can foresee what'll happen.

Peygamberler yüzyıllar boyunca dünyanın sonunu önceden tahmin etmiştir. - Prophets have been forecasting the end of the world for centuries.

fore
önek on; önceden; önceki
fore
{i} pruva
fore
{s} önde

Kalp cerrahisinde en önde gelen otoritedir. - He is the foremost authority on heart surgery.

Mary ülkenin Suriye'deki çatışma konusundaki en önde gelen uzmanıdır. - Mary is the country's foremost expert on the conflict in Syria.

fore
ön taraftaki
fore
öne geçmek
fore
dikkat

Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin! - If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children!

Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu. - The forest fire occurred through carelessness.

fore
daha evvelki
fore
ön kısımda/ön kısıma
fore
önde olan şey
fore
come to the fore başa geçmek
fore
{i} baş taraf
fore
ilk

Şimdiye kadar ilk kez arabamı ormanda park ettim. - This is the first time I've ever parked my car in the forest.

Safran ilkbaharın bir müjdecisidir. - The crocus is a forerunner of spring.

fore
(İnşaat) baş, ön, öncü
fore
the fore part ön taraf
الإنجليزية - الإنجليزية
fore
situated at or toward the bow of a vessel

    الواصلة

    si·tu·a·ted at or to·ward the bow of a ves·sel

    التركية النطق

    sîçueytîd ät ır tıwôrd dhi bau ıv ı vesıl

    النطق

    /ˈsəʧo͞oˌātəd ˈat ər təˈwôrd ᴛʜē ˈbou əv ə ˈvesəl/ /ˈsɪʧuːˌeɪtɪd ˈæt ɜr təˈwɔːrd ðiː ˈbaʊ əv ə ˈvɛsəl/
المفضلات