sit on top of the world

listen to the pronunciation of sit on top of the world
الإنجليزية - التركية
Dünyanın tepesine otur
(deyim) dünyalar onun olmak
on top of
-e ek olarak, -in yanı sıra, ile beraber: He's doing this on top of his regular job. Bunu asıl işinden ayrı olarak yapıyor. He asked for a
on top of
ayrıca
on top of
üstüne

Kayakları arabanın üstüne koydu. - He put the skis on top of the car.

Bu kitabı diğerlerinin üstüne koy. - Put this book on top of the others.

on top of
-e ilaveten
on top of
-in yanı sıra
on top of
üstünde

Tepenin üstünde bir mahzen kazıldı ve onlar evi yavaşça yoldan tepeye taşıdılar. - A cellar was dug on top of the hill and they slowly moved the house from the road to the hill.

Kedi masanın üstünde oturuyor. - The cat is sitting on top of the table.

on top of
ile beraber
on top of
-e ek olarak
on top of
tepesinde

Sen çan eğrisinin tepesindesin. - You're on top of the bell curve.

Aziz Benedict ilk manastırı Monte Cassino'nun tepesinde kurdu. - St. Benedict established his first monastery on top of Monte Cassino.

on top of
üstelik
on top of
in tepesinde
on top of
-e ek olarak, -in yani sıra, ile beraber: "He's doing this on top of his regular job. - Bunu asıl işinden ayrı olarak yapıyor.", "She asked for a promotion, and on top of that she wanted a raise. - Terfiini istedi; bir de üstüne üstlük bir maaş artışı talep etti."
on top of
-in tepesinde
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف sit on top of the world في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

on top of
Fully informed about, and in control of something; up to speed with

I have sorted out the problems and am now on top of the situation.

on top of
In addition to something else

. . and on top of all that, I got a puncture!.

on top of
Atop
on top of
over all of, over the surface of; in addition to
sit on top of the world

    التركية النطق

    sît ôn tôp ıv dhi wırld

    النطق

    /ˈsət ˈôn ˈtôp əv ᴛʜē ˈwərld/ /ˈsɪt ˈɔːn ˈtɔːp əv ðiː ˈwɜrld/
المفضلات