He ordered the book from the publisher in the United States.
- Kitabı ABD'deki yayıncıdan sipariş verdi.
A totally ordered set is often called a chain.
- Bütünüyle sipariş edilmiş bir takıma çoğunlukla bir zincir denilir.
Tom was sent on an errand to the store.
- Tom bir sipariş için dükkâna gönderildi.
I'm ordering a steak. I suggest you do the same.
- Bir biftek sipariş ediyorum. Aynısını yapmanı öneririm.
I'm thinking about ordering another drink.
- Bir içki daha sipariş etmeyi düşünüyorum.
The order came too late.
- Sipariş çok geç geldi.
I canceled the order.
- Siparişi iptal ettim.