O, yavaşça sıcak kahveyi yudumladı.
- He sipped the hot coffee slowly.
Tom bir yudum kahve aldı.
- Tom took a sip of coffee.
Kahveyi yudum yudum içmek zorunda kaldım, çünkü çok sıcaktı.
- I had to sip the coffee because it was too hot.
O, yavaşça sıcak kahveyi yudumladı.
- He sipped the hot coffee slowly.
Tom Mary'nin onun için doldurduğu şarabı yudumladı.
- Tom sipped the wine that Mary had poured for him.
Tom bira bardağından bir yudum daha aldı.
- Tom took another sip from his glass of beer.
Tom bir yudum kahve aldı.
- Tom took a sip of coffee.
Tom Mary'nin onun için doldurduğu şarabı yudumladı.
- Tom sipped the wine that Mary had poured for him.
Tom kahvesini yudumladı.
- Tom sipped his coffee.
He held out to me a bowl of steaming broth, that filled the room with a savour sweeter, ten thousand times, to me than every rose and lily of the world; yet would not let me drink it at a gulp, but made me sip it with a spoon like any baby.