Bir banka bize faizle ödünç para verir.
- A bank lends us money at interest.
Düşen faiz oranları otomobil pazarını canlandırdı.
- Falling interest rates have stimulated the automobile market.
Üreme benim ilgimi çekmiyor.
- Procreation does not interest me.
Onun nerede yaşadığı bizi ilgilendirmiyor.
- Where he will live doesn't interest us.
Sizi ilgilendiren herhangi bir kitap okuyabilirsiniz.
- You can read any book that interests you.
O evlenme niyetini açıkladı.
- He disclosed his intentions.
Fadıl'ın Leyla'yla evlenme niyeti yok.
- Fadil has no intentions of marrying Layla.
This sentence doesn't make sense.
- Dieser Satz ergibt keinen Sinn.
He was so confused that his answer did not make any sense.
- Er war so verwirrt, dass seine Antwort keinen Sinn ergab.