Tom kirli bulaşıkları çoğunlukla lavaboda bırakır.
- Tom often leaves dirty dishes in the sink.
Tom lavaboyu su ile doldurdu.
- Tom filled the sink with water.
Banyoda bir lavabo, bir bide, bir tuvalet ve bir duş var. Bir küvet vardı.
- In the bathroom there's a sink, a bidet, a toilet, and a shower. There used to be a bath.
Bu ürünü küvet, lavabo, duş, yüzme havuzu ya da su ve rutubetin olduğu başka herhangi bir yerin yanında kullanmayınız.
- Do not use this product near a bathtub, sink, shower, swimming pool, or anywhere else where water or moisture are present.
Gökdelen'in bataklığa batması bekleniyor.
- The skyscraper is expected to sink into the bog.
Gemi batmaya başladı.
- The ship began to sink.
Gökdelen'in bataklığa batması bekleniyor.
- The skyscraper is expected to sink into the bog.
Biz ufkun altında güneşin batışını gördük.
- We saw the sun sink below the horizon.
Ben denizde geminin battığını gördüm.
- I saw the ship sink in the sea.
Tom yerin dibine girmek istedi.
- Tom wanted to sink through the floor.
Tom, utancından yerin dibine girmek istedi.
- Tom wished to sink into the ground for shame.
Peter's heart sank. Don't you think it is dreadful? he asked.
... while heavier material sinks toward the center, ...