sinirlen

listen to the pronunciation of sinirlen
التركية - الإنجليزية
get sore
peeve
{f} peeved
get angry

I get angry when my boyfriend talks to other girls. - Erkek arkadaşım başka kızlarla konuştuğu zaman sinirleniyorum.

Something you should know about me is that when I get angry, I get quiet. - Benimle ilgili olarak, sinirlenince sessizliğe büründüğümü bilmelisin.

got sore
got angry
gotten sore
jitters
annoyed

I was annoyed at his behavior. - Davranışına sinirlendim.

Recently I get annoyed at the slightest thing he says. - Son zamanlarda söylediği en ufak şeye bile sinirlenir oldum.

jitter
gall
sinir
{i} nerve

Tom's way of speaking got on my nerves. - Tom'un konuşma şekli sinirlerime dokundu.

I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves. - Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.

sinir
anger

I'm boiling with anger. - Sinirden köpürüyorum.

She angers us with her remarks. - O, yorumlarıyla bizi sinirlendiriyor.

sinir
{i} temper

It doesn't pay to lose your temper. - Sinirlenmeniz işe yaramaz.

She is apt to lose her temper. - Sinirlenmeye eğilimlidir.

sinir
{s} nervous

I became very nervous when I couldn't locate my passport. - Pasaportumu bulamadığımda çok sinirlendim.

The central nervous system consists of four organs. - Merkezî sinir sistemi dört organdan oluşur.

sinir
{i} pet
sinir
{i} fury
sinir
tendon
sinir
(Havacılık) boundary
sinir
crabby
sinir
fibre
sinir
annoying

It's really very annoying. - Bu gerçekten çok sinir bozucu.

That's really annoying. - O gerçekten sinir bozucu.

sinir
string
sinir
irritating

Tom is irritating because he always has to have the last word in any argument. - Tom bir tartışmada her zaman son söze sahip olduğu için sinir bozucudur.

Tom's an irritating person to work with because he'll never admit it when he's made a mistake. - Bir hata yaptığında onu asla kabul etmeyeceği için Tom birlikte çalışmak için sinir bozucu bir kişi.

sinir
equanimity
sinir
irksome
sinir
arse
sinir
bugger
sinir
{i} limit
sinir
neuronic
sinir
{i} border
sinir
border line
sinir
tantrum

You never know when he's going to throw another tantrum. - Onun ne zaman sinir krizi geçireceğini hiçbir zaman önceden kestiremezsin.

sinir
(Anatomi) nerve
sinir
quirk, peculiar trait, peculiarity of behavior
sinir
neural

Google uses a neural network to translate sentences. - Google, cümleleri çevirmek için bir sinir ağı kullanır.

sinir
nerve; sinew, fibre; anger, irritation; emotional balance, equanimity; crabby, irritating, irksome, annoying
sinir
equanimity, emotional balance: Bende sinir kalmadı. My nerves are shot./I'm very upset
sinir
sinew
sinir
anger; irritation
sinir
(Konuşma Dili) sinew, tendon; muscle fiber
sinir
irritating, exasperating (person, thing)
sinir
thing about which one is fastidious
sinir
choler
sinir
bordering
التركية - التركية

تعريف sinirlen في التركية التركية القاموس.

Sinir
(Osmanlı Dönemi) KETİTE
Sinir
(Osmanlı Dönemi) HIŞAŞ
sinir
Duyu ve hareket uyarılarını beyinden organlara, organlardan beyne ileten beyazımsı teller ve bu tellerin oluşturduğu demet: "Koket ruhu artık yüzünün sinirlerini idare etmiyordu."- R. N. Güntekin
sinir
Herhangi bir şey, bir olay karşısında tepki gösterme duyarlığı ve kişinin ruhsal niteliği: "Tren kalktıktan biraz sonra sinirlerdeki gerginlik geçer."- R. N. Güntekin
sinir
Duyu ve hareket uyarılarını beyinden organlara, organlardan beyne ileten beyazımsı teller ve bu tellerin oluşturduğu demet
sinir
Hoşa gitmeyen, can sıkan
sinir
Rahatsız edici, hastalık derecesine varan özellik
sinir
Herhangi bir şey, bir olay karşısında tepki gösterme duyarlığı ve kişinin ruhî niteliği
sinir
Kas kirişi ve zarı
sinirlen
المفضلات