Dehşete düşmüş olmalısın.
- You must be terrified.
Tom dehşete düşmüş göründüğümü söyledi.
- Tom said I look terrified.
Silahlı hava korsanları yolcuları dehşete düşürdü.
- The armed hijackers terrified the passengers.
Tom çok dehşete kapılmıştı.
- Tom was so terrified.
Çocuklar dehşete kapılmış.
- The children are terrified.
Tom belli ki korkmuştu.
- Tom was obviously terrified.
Tom bir şeyden korkmuş gibi görünüyordu.
- Tom seemed terrified of something.
Zavallı tavşan, çok korkmuştu, sahibinin ellerinde inildedi.
- The poor rabbit, terrified, whimpered in the hands of its owner.
O, araba kazasından sonra çok korkmuş görünüyordu.
- He looked very terrified after the car crash.