Gök gürültüsü öğrencileri korkuttu.
- The thunder frightened the students.
Fırtınanın hiddeti çocukları korkuttu.
- The fury of the storm frightened the children.
Alice sert annesinden korkmuştu.
- Alice was frightened of her strict mother.
Tom korkmuş görünüyor.
- Tom seems frightened.
Kuştan korkan darı ekmez.
- He who is frightened of a sparrow will never sow barley.