Henüz çadırımızı kurmak için iyi bir yer bulmadık.
- I haven't found a good place to pitch our tent yet.
O bir dökümhanede çalışıyor.
- He works in a foundry.
Bu tip dökümhane neredeyse on beş yıldır var olmadı.
- This type foundry has not existed for almost fifteen years.
Bilim adamları henüz kanser için bir çare bulmadılar.
- Scientists haven't found a cure for cancer yet.
Bu kitabı çok enteresan buldum.
- I found this book very interesting.
Aradığını bulmadan önce internet'te arama yapmak Tom'un on beş dakikasını aldı.
- It took Tom fifteen minutes of googling before he found what he was looking for.
O, vakıf adına araştırma yapmak için bir burs kazandı.
- He was awarded a scholarship to do research for the foundation.