Mike rahatsız edilmemesini rica etti.
- Mike asked that he not be disturbed.
Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm.
- Sorry to have disturbed you.
Gürültü, benim uykumu rahatsız etti.
- The noise disturbed my sleep.
Haber onu çok rahatsız etti.
- The news disturbed her greatly.