silmek

listen to the pronunciation of silmek
التركية - الإنجليزية
wipe

She used a damp rag to wipe off the dust. - Tozu silmek için nemli bir bez kullandı.

erase

Sami wanted to erase Layla's identity. - Sami, Leyla'nın kimliğini silmek istedi.

He wishes to erase bad memories. - O kötü anıları silmek istiyor.

delete

I have to delete many files from my computer. - Bilgisayarımdan birçok dosyayı silmek zorundayım.

expunge
cross out

Writing is easy. All you have to do is cross out the wrong words. - Yazmak kolaydır. Yapmak zorunda olduğun tek şey yanlış kelimeleri silmektir.

rub up
(Bilgisayar) clear delete
crouch
cross of
erasing
deterge
write off

We had to write off the debt. - Borcu silmek zorunda kaldık.

swab
expunging
undone
polish
(Bilgisayar) remove
dele

I have to delete many files from my computer. - Bilgisayarımdan birçok dosyayı silmek zorundayım.

I'm having a problem deleting one of my files. - Dosyalarımdan birini silmekte sorun yaşıyorum.

rule smth out
undo
mop up
(Bilgisayar,Teknik) zap
rule something out
wiping

Could I get one of those small damp towels for wiping my hands? - Ellerimi silmek için o küçük nemli havlulardan birini alabilir miyim?

wipe out
to wipe; to erase, to rub sth out, to efface, to obliterate; to delete; to rub up, to polish
delete , erase
forgive
rule out
wipe up
rub down
rub out
give smth. a wipe
to erase, rub out. silip süpürmek
furbish
to wipe up, wipe away, or wipe (something wet) (using something dry); to dry
strike off
to eat up every morsel of (something)
wipe off

She used a damp rag to wipe off the dust. - Tozu silmek için nemli bir bez kullandı.

whisk
to clean (a place) from stem to stern
to destroy (everything), sweep (everything) away; to make a clean sweep of (all of them), get rid of (them all)
(borç) write off
blot out
efface
wipe away
rub off
obliterate

Layla wanted to obliterate the memory of Fadil's first wife. - Leyla, Fadıl'ın ilk karısının anısını silmek istedi.

blank
to clean, rub (something) clean (using something wet)
cancel
strike out
rule smth. out
mop
absterge
blank out
letter out
purge
kill
crossout
silme
wipe

She used a damp rag to wipe off the dust. - Tozu silmek için nemli bir bez kullandı.

Tom held Mary's hand and gave her tissues to wipe her tears. - Tom, Mary'nin elini tuttu ve gözyaşlarını silmesi için mendilini ona verdi.

silmek (borç)
write off
silmek;
deleted
silgi ile silmek
erase
sil
{f} deleted

I'm not a sentence. I should be deleted from Tatoeba. - Ben bir cümle değilim.Tatoeba'dan silinmiş olmam gerekir.

I deleted my Facebook account. - Facebook hesabımı sildim.

sil
{f} deleting

I'm having a problem deleting one of my files. - Dosyalarımdan birini silmekte sorun yaşıyorum.

Instead of deleting your sentences, how about making them better? - Cümlelerinizi silmek yerine, daha güzel hale getirmeye ne dersiniz?

sil
clear
silme
{i} expunging
sil
backspace
borcu silmek
(Ticaret) write off
sil
(Bilgisayar) delete of
sil
(Bilgisayar) remove

She removed her makeup and washed her face. - O, makyajını sildi ve yüzünü yıkadı.

Tom removed his gun from his holster. - Tom silahını kılıfından çıkardı.

sil
(Bilgisayar) delete it
silme
(Dilbilim) ellipsis
silme
(Askeri,Bilgisayar) delete

Now Tatoeba users have the opportunity to delete their own sentences, provided they are not linked to any translations. - Artık Tatoeba kullanıcılarının, herhangi bir çeviriye bağlı olmamaları şartıyla kendi cümlelerini silme olanağı var.

Tom decided to delete his email address from every page on his website. - Tom web sitesindeki her sayfadan e-posta adresini silmeye karar verdi.

silme
(Bilgisayar) don't delete
silme
(Bilgisayar) deleted

I haven't yet deleted any messages. - Henüz herhangi bir mesajı silmedim.

I haven't yet deleted all the duplicate photos. - Yinelenen fotoğrafların tümünü henüz silmedim.

silme
obliterate

Layla wanted to obliterate the memory of Fadil's first wife. - Leyla, Fadıl'ın ilk karısının anısını silmek istedi.

silme
(Ticaret) waive
silme
cancel
silme
effacing
silme
(Bilgisayar) clear
silme
(Bilgisayar,Elektrik, Elektronik) blanking
sil
{f} expunging
sil
mop up
sil
wipe up
sil
{f} wiping

I saw Tom wiping his fingerprints off the doorknob. - Tom'un kapı tokmağından parmak izlerini sildiğini gördüm.

I am wiping the dining table. - Ben yemek masasını siliyorum.

sil
{f} undone
sil
blank out
sil
strike out
sil
strike off
sil
expunge
sil
delete

Tom accidentally deleted all the files on one of his external hard disks. - Tom yanlışlıkla harici hard disklerden birindeki tüm dosyaları sildi.

Tom decided to delete his email address from every page on his website. - Tom web sitesindeki her sayfadan e-posta adresini silmeye karar verdi.

sil
wipe off

She used a damp rag to wipe off the dust. - Tozu silmek için nemli bir bez kullandı.

Could you please wipe off the table? - Lütfen tabloyu siler misin?

sil
erase

May I borrow your eraser? - Silgini ödünç alabilir miyim?

Their names were erased from the list. - İsimleri listeden silindi.

sil
{f} erasing
sil
rub out

Rub out these words with your eraser. - Bu kelimeleri silginle sil.

sil
wipe

Israel should be wiped off the map. - İsrail haritadan silinmelidir.

Tom turned on the windshield wipers. - Tom silecekleri açtı.

sil
efface
sil
zap
silme
moulding
silme
{i} deleting

Instead of deleting your sentences, how about making them better? - Cümlelerinizi silmek yerine, daha güzel hale getirmeye ne dersiniz?

I'm having a problem deleting one of my files. - Dosyalarımdan birini silmekte sorun yaşıyorum.

silme
{i} swabbing
silme
effacement
burnunu silmek
blow one's nose
elini mendil ile silmek
hand to wipe
sil
rub off
silme
deletions
alnını silmek
mop one's brow
alnının terini silmek
to mop one's brow
alın terini silmek
mop one's brow
bellek silmek
erase the memory
borç silmek
wipe our debt
borç silmek
write off debt
borç silmek
wipe off debt
borç silmek
write off a debt
burnunu silmek
to blow one's nose
burununu silmek
to wipe one's nose
defterden silmek
to drop (someone) completely, no longer to have anything to do with (someone)
ilaçlı bezle silmek
swob down
kaydını silmek
to delete the record of
kayıtını silmek
to delete (an entry) from a record book; to expunge (someone's) name from a register
künyesini silmek
slang to kick (someone) out, give (someone) the old heave-ho
pencere silmek
wipe the window
sil
dele

Tom accidentally deleted all the files on one of his external hard disks. - Tom yanlışlıkla harici hard disklerden birindeki tüm dosyaları sildi.

Tom decided to delete his email address from every page on his website. - Tom web sitesindeki her sayfadan e-posta adresini silmeye karar verdi.

sil
ruboff
sil
jerk
sil
rubout
sil
sill

I wiped the window sill with a paper towel. - Bir kağıt havluyla pencere pervazını sildim.

sil
mopup
silme
wiping

Could I get one of those small damp towels for wiping my hands? - Ellerimi silmek için o küçük nemli havlulardan birini alabilir miyim?

silme
arch. molding; projecting stringcourse; coping
silme
deletion
silme
wiping up; wiping away; wiping; drying
silme
rubbing
silme
erasion
silme
full to the brim, brimful
silme
cancellation
silme
completely, wholly, entirely
silme
obliteration
silme
erasure; blanking; moulding; full to the brim, brimful
silme
defacement
silme
erasure
silme
(Nükleer Bilimler) erase

Sami wanted to erase Layla's identity. - Sami, Leyla'nın kimliğini silmek istedi.

The typist tried to erase the error. - Katip hatayı silmeye çalıştı.

silme
heaping
silme
blot
silme
molding
silme
expunction
süngerle silmek
sponge
süngerle silmek
sponge down
ölçeği doldurup silmek
strickle
ıslak bezle silmek
swob down
ıslak bezle silmek
swab down
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف silmek في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

sil
or Supported Independent Living Program ~ The Supported Independent Living Program provides subsidized housing for people with mental illnesses Community Mental Health Centre staff select people with mental illnesses to live in private market rental units, and non-profit mental health organizations to provide support services for residents BC Housing administers the subsidies, on behalf of the Ministry of Health
sil
Spousal Impoverishment Law
sil
Sector Inbound List
sil
= SPEECH-INTERFERENCE LEVEL A calculated quantity providing a guide to the interference of a noise with the reception of speech The speech-interference level is the arithmetic average of the octave band levels of the interfering noise in the most important part of the speech frequency range The levels in octave bands centered at 500, 1000, and 2000 Hz are commonly averaged to determine the speech-interference level
sil
An LCD module that has a single row of connection holes, and an LCD glass with a single contact edge
sil
An LCD module that has a single row of connection holes, and an LCD glass with a signle contact edge
sil
nIII: preference
sil
Standard Interchange Language A standard for data definition, maintenance and queries developed by independent grocery firms
التركية - التركية
Ortadan kaldırmak, yok etmek veya gidermek
Kazıyarak veya sürterek yok etmek
Bir şeyin ıslaklığını gidererek kuru duruma getirmek: "Terlemiş gibi alnını elinin tersiyle sildi."- Ö. Seyfettin. Üzerine genellikle bir bez sürterek tozlarını, kirlerini almak veya parlatmak: "Türküler çağırarak tahta siliyorlar."- Y. Z. Ortaç
Tahta malzemeyi makineyle düzgün ve pürüzsüz hâle getirmek. Üzerini çizerek atmak, yok etmek. Üstünlük göstererek o alanda üstün olanları ikinci plana atmak
Üstünlük göstererek, o alanda üstün olanları ikinci plana atmak
Ortadan kaldırmak, yok etmek veya gidermek: "Senin gözlerin gönlümü dolduran kara düşünceleri silecek, beni korkulardan kurtaracaktır."- M. Ş. Esendal. İlişkisini koparmak, yok saymak
İlişkisini koparmak, yok saymak
Üzerini çizerek atmak, yok etmek
Üzerine genellikle bir bez sürterek tozlarını, kirlerini almak veya parlatmak
Bir yazıyı veya çizgiyi kazıyarak veya sürterek yok etmek
Tahta malzemeyi makineyle düzgün ve pürüzsüz hâle getirmek
Bir şeyin ıslaklığını gidererek kuru duruma getirmek
(Osmanlı Dönemi) ISKAT
sil
Antik çağda çömlek yapımında kullanılan kil
silme
Duvar veya tavan gibi yerlerde yapılan kabartma kenar
silme
Silmek işi
silme
Baştan aşağı, tam (olarak), tamamen
silme
Baştan aşağı, tam olarak, tamamen
silme
Yiyecekle dolu bir kabın üzerinin bıçakla düzeltilmesi
silme
Ağzına kadar dolu, sıvama, lebalep: "O çağlarda saraylar, konaklar, yalılar silme cariyedir."- S. Birsel
silme
Ağzına kadar dolu, sıvama, lebalep
silme
Duvar yüzeylerinde süsleme amacıyla yapılmış şerit biçimindeki çıkıntılara verilen ad
silmek
المفضلات