She does nothing but complain.
- O, şikâyet etmekten başka bir şey yapmaz.
They do nothing but complain.
- Onlar şikâyet etmekten başka bir şey yapmıyorlar.
He never sees me without complaining about his wife.
- Karısı hakkında şikâyet etmeden asla benimle görüşmez.
Stop complaining and do as you're told.
- Şikâyet etmeyi bırak ve sana söylenildiği gibi yap.
He never sees me without complaining about his wife.
- Karısı hakkında şikâyet etmeden asla benimle görüşmez.
It is no use complaining.
- Şikâyet etmenin bir faydası yok.
Why am I the only one they complain of? They're just making an example out of me and using me as a scapegoat.
- Niçin onların şikâyet ettikleri sadece benim? Onlar sadece beni örnek veriyorlar ve beni bir günah keçisi olarak kullanıyorlar.
He never sees me without complaining about his wife.
- Karısı hakkında şikâyet etmeden asla benimle görüşmez.