Üniversitenin bağışı son on yılda giderek azalmıştır.
- The university's endowment has decreased steadily over the last ten years.
Bu köyün nüfusu azalmıştı.
- The population of this village had decreased.
İlaç onun acısını azalttı.
- The medicine decreased his pain.
Pirinç üretimi azaldı.
- Production of rice has decreased.
Savaş ülkenin zenginliği azalttı.
- The war diminished the wealth of the country.
Bir insanın haklarının tehdit edildiğinde, her insanın hakları azaltılır.
- The rights of every man are diminished when the rights of one man are threatened.
Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.
- The garden was covered with fallen leaves.
Düşmüş bir kaya onun yolunu kapadı.
- A fallen rock barred his way.
Bir insanın haklarının tehdit edildiğinde, her insanın hakları azaltılır.
- The rights of every man are diminished when the rights of one man are threatened.
Savaş ülkenin zenginliği azalttı.
- The war diminished the wealth of the country.