Utanarak özür dilerim, geç kaldım dedi.
- I'm sorry I was late, he said shyly.
O, ona utanarak baktı.
- She glanced shyly at him.
Ben, utangaç genç adama güzel kıza aşkını ilan etmesini tavsiye ettim.
- I advised the shy young man to declare his love for the beautiful girl.
O çok utangaç. Sizi görmek istediğini söylüyor.
- He's very shy. He says he wants to see you.
Mary utangaç ve çekingen bir genç kadındır.
- Mary is a shy and reserved young woman.
Tom utangaç ve çekingen bir genç adamdır.
- Tom is a shy and reserved young man.
Bu sincap ürkek değil.
- This squirrel is not shy.
Tom'un sincabı hiç ürkek değil. Hatta o burnumun dibinden fındık çaldı.
- Tom's squirrel is not shy at all. He even stole nuts from right under my nose!
Tom'un sincabı hiç ürkek değil. Hatta o burnumun dibinden fındık çaldı.
- Tom's squirrel is not shy at all. He even stole nuts from right under my nose!
Tom gerçekten utangaç ve ürkekti.
- Tom was really shy and nervous.
a shy bird.
I shy away from investment opportunities I don't understand.