Tom'un müthiş bir fikri vardı.
- Tom had a splendid idea.
Müthiş bir fikrim var.
- I have a splendid idea.
Tom harika bir iş yaptı.
- Tom did a splendid job.
O kalıntılar bir zamanlar görkemli bir saraydı.
- Those ruins were once a splendid palace.
Tiyatronun yeni yapısı çok görkemli görünüyor.
- The new edifice of the theatre looks very splendid.
Soğuk ve kuru, parlak güneş, ne güzel kış havası!
- Cold and dry, splendid sunshine, what beautiful winter weather!