short of breath

listen to the pronunciation of short of breath
الإنجليزية - التركية
nefes darlığı çeken
tıknefes
(isim)fes darlığı çeken, tıknefes
sob
{f} hıçkırarak ağlamak

O hıçkırarak ağlamaktan vazgeçmeyecek. - She won't stop sobbing.

Orada hıçkırarak ağlamakta olan bir kız çocuğuna rastladım. - I found that there was a little girl sobbing.

sob
{i} hıçkırık

O, kayıp kız hıçkırıklar arasında adını söyledi. - Between sobs, that lost girl said her name.

sob
{f} hıçkır

Tom Mary'nin bitişik odada hıçkırarak ağladığını duyabiliyordu. - Tom could hear Mary sobbing in the next room.

Onun kendi yatak odasında hıçkırarak ağladığını duyabiliyordum. - I could hear her sobbing in her bedroom.

sob
ağlarken içini çekme
sob
hıçkıra hıçkıra ağlamak
to be short of breath
nefes darlığı olması
be short of breath
(deyim) soluk alamamak
be short of breath
(deyim) soluksuz kalmak
short breath
(Tıp) Nefes darlığı, astma
sob
sob story göz yaşı döktüren kişisel
sob
{f} hıçkırıklara boğulmak
sob
ağlama hıçkırığı
sob
{i} hıçkırıklara boğulma
sob
hüngür hüngür ağlamak
sob
{f} hıçkıra hıçkıra ağlamak, hıçkırmak; hüngür hüngür ağlamak, hüngürdemek
sob
çok içli makaleler yazan kadın gazeteci
sob
{i} hıçkıra hıçkıra ağlama
sob
{f} iç çeke çeke ağlamak
sob
hıçkırır gibi ses çıkarmak
sob
{f} hıçkırmak
sob
{i} hıçkırma

Yatak odasına girerken, hıçkırmaya başladı. - On entering the bedroom, she started sobbing.

to be short of breath
nefesi daralmak
الإنجليزية - الإنجليزية
sob
winded

She was winded from her long run.

short of breath

    الواصلة

    Short of breath

    التركية النطق

    şôrt ıv breth

    النطق

    /ˈsʜôrt əv ˈbreᴛʜ/ /ˈʃɔːrt əv ˈbrɛθ/

    علم أصول الكلمات

    [ 'short ] (adjective.) before 12th century. Middle English, from Old English sceort; akin to Old High German scurz short, Old Norse skortr lack.

    فيديوهات

    ... short of breath. ...
المفضلات