Polis kazadan bizi haberdar etti.
- The police informed us of the accident.
Onlara haber vermedim.
- I didn't inform them.
Bununla ilgili öğretmenini bilgilendirdin mi?
- Did you inform your teacher of this?
Sosyal görevliden Stevenson ailesi hakkındaki bilgiyi takip etmesi istedi.
- The social worker was asked to follow up the information about the Stevenson family.