Bugün parlatmak için bizim günümüzdür.
- Today is our day to shine.
Bugün parlatmak için bizim günümüzdür.
- Today is our day to shine.
Ayakkabılarımı iyice parlat.
- Give my shoes a good shine.
Işık karanlıkta parlar.
- The light shines in the darkness.
Ayakkabılarımı cilalamak zorundayım.
- I have to shine my shoes.
Lütfen bu ayakkabıları cilala.
- Please shine those shoes.
Ayakkabılarımı cilalattım.
- I had my shoes shined.
Beyaz ışık prizmada parladığı zaman, ışık tüm renklerine ayrılır.
- When white light shines through a prism, the light is separated into all its colors.
Işık karanlıkta parlar.
- The light shines in the darkness.
Ayakkabılarımı cilalamak zorundayım.
- I have to shine my shoes.
Ne olursa olsun, oyun oynanacak.
- The game will be held rain or shine.
Oyun her halukârda oynanacak.
- The game will be played rain or shine.
Her durumda, atletik karşılaşma düzenlenecek.
- Rain or shine, the athletic meet will be held.
O aktris şirketteki parlayan yıldızdır.
- That actress is the shining star in the company.
Biz gökyüzünde parlayan ilk yıldızı gördük.
- We saw the first star shining in the sky.
Yıldızlar gökyüzünde parladı.
- The stars shone in the sky.
Güneş parlak bir şekilde parladı.
- The sun shone brightly.
Güneş ışıl ışıl parlıyordu.
- The sun was shining brightly.
Güneş ışıl ışıl parlıyor.
- The sun is shining brightly.
Öyle ya da böyle gideceğim.
- Rain or shine, I will go.
Öyle ya da böyle, Tom'un gitmeye niyeti var.
- Tom intends to go, rain or shine.
Işıldayan gözleriyle beni dinliyordu.
- He was listening to me with his eyes shining.
Bu gece yıldızlar parlak şekilde parlıyor.
- The stars are shining brightly tonight.
Bu gece ay parlak bir şekilde parlıyor.
- The moon is shining brightly tonight.
Biz gökyüzünde parlayan ilk yıldızı gördük.
- We saw the first star shining in the sky.
O aktris şirketteki parlayan yıldızdır.
- That actress is the shining star in the company.
1. whatever the weather is. He runs every morning, rain or shine.
2. if you say you will do something come rain or shine, you mean you will do it whatever happens. Come rain or shine, I'll be there, I promise.
Rise and Shine sleepy head.
Ne olursa olsun, seni karşılamak için istasyona geleceğim.
- Rain or shine, I will come to meet you at the station.
Ne olursa olsun, gideceğim.
- I will go, rain or shine.
Her halükarda orada yapıyor olacağız.
- We'll be there rain or shine.
O, ayakkabılarını parlattı.
- She had her shoes shined.
Susan babasının ayakkabılarını parlattı.
- Susan shined your father's shoes.
Bulutların üstünde, güneş parlamaya devam ediyor.
- Above the clouds, the sun keeps on shining.
He always showed up right on time, rain or shine.
a shining example.
That mind which harboureth Philosophie, ought by reason of her sound health, make that bodie also sound and healthie: it ought to make her contenment to throughshine in all exteriour parts .
You can take your unsolicited advice and stick it where the sun don't shine.
... secret of the stars. Why do the stars shine? Why does the galaxy light up? Why do we ...
... king -- out of yourself, and let that superstar shine. ...