تعريف shielded في الإنجليزية التركية القاموس.
- korunmuş
- {f} koru
Tom gözlerini güneşten korudu.
- Tom shielded his eyes from the sun.
- Zırhlı
- (Elektrik) yalıtılmış
- shield
- kalkan
O, kitabı bir kalkan olarak kullanır.
- He used the book as a shield.
O bir kalkan ve bir kılıç aldı.
- He bought a shield and a sword.
- shield
- siper
- shield
- zırh
- shielded cable
- blendajlı kablo
- shielded line
- ekranlı hat
- shielded line pair
- ekranlı hat çifti
- shielded pair
- (Bilgisayar) ekranlı hat çifti
- shielded arc welding
- siperli ark kaynağı
- shielded cable
- blendajli kablo
- shielded metal arc welding
- siperli metal ark kaynağı
- shielded pair
- ekranlanmis çift
- shielded cell
- (Nükleer Bilimler) zırhlanmış hücre
- shielded line
- ekranli hat
- shielded line pair
- ekranli hat cifti
- shielded metal arc cutting
- (Askeri) korunmalı metal ark kesme
- shielded metal arc welding
- (Askeri) korunmalı metal ark kaynağı
- shielded wire
- blendajlı tel
- shield
- {i} koruma
Bütün polis memurları kendilerini ayaklanmacılara karşı korumak için kalkanlarla donatıldı.
- All the police officers were equipped with shields to defend themselves against the rioters.
- shield
- {f} kaplamak
- shield
- {f} korumak; siper etmek: He shielded his eyes with his hand. Elini gözlerine siper etti
- shield
- {f} korumak
Bütün polis memurları kendilerini ayaklanmacılara karşı korumak için kalkanlarla donatıldı.
- All the police officers were equipped with shields to defend themselves against the rioters.
- shield
- (Tıp) şeld
- shield
- (Hayvan Bilim, Zooloji) bağa
- shield
- (Bilgisayar) ekran
- shield
- (Askeri) koruyucu kalkan
- shield
- siper etmek
- shield
- (Gıda) perdelemek
- shield
- koruyucu ekran
- shield
- (Bilgisayar) zırh kablo
- shield
- {f} kalkanla
Bütün polis memurları kendilerini ayaklanmacılara karşı korumak için kalkanlarla donatıldı.
- All the police officers were equipped with shields to defend themselves against the rioters.
- shield
- koruyucu
Nükleer reaktörün koruyucu somut tabakası kontrollü patlamalar kullanılarak imha edilecek.
- The concrete layer of the nuclear reactor's shielding will be destroyed using controlled explosions.
- shield
- siper olmak
- shield
- {f} kalkan olmak
- gas shielded welding
- (Endüstri) Gaz altı kaynağı
- provided with a shield
- bir kalkan ile sağlanan
- screened shielded twisted pair
- bükülü korumalı ekranlı
- shield
- {i} himaye
- shield
- muhafaza etmek
- shield
- hane kalkan
- shield
- {i} siper; koruyucu şey
- shield
- {f} örtmek
- shield
- (Askeri) ARMA: Günlük üniformaya takılan madeni plaka. Günlük şapkaya takılan arma gibi
- shield
- {f} koru
Tom gözlerini güneşten korudu.
- Tom shielded his eyes from the sun.
Bütün polis memurları kendilerini ayaklanmacılara karşı korumak için kalkanlarla donatıldı.
- All the police officers were equipped with shields to defend themselves against the rioters.
- shield
- {i} hami
- shield
- maden ocaklarında toprağın düşmesini engelleyici duvar
- shield
- siper/kalkan
- shield
- {i} arma
- shield
- {i} kalka
Ben onun başı vurulmuş vücudunu bir kalkan olarak kullandım.
- I used his beheaded body as a shield.
O, kitabı bir kalkan olarak kullanır.
- He used the book as a shield.
- shield
- (Tıp) Kalkan şeklinde boru veya organ
- shield
- mudafaa
- shield
- şilt