تعريف shelled في الإنجليزية التركية القاموس.
- kabuklu
- ayıklanmak
- shell
- kabuk
Favori kabuklu deniz hayvanın nedir?
- What's your favorite kind of shellfish?
Kabuklu deniz hayvanlarını sevmiyorum.
- I don't like shellfish.
- shelled walnuts
- (Gıda) iç ceviz
- shelled area
- (Askeri) bombalanmış bölge
- shelled area
- (Askeri) bombalanan bölge
- shelled broad beans
- (Botanik, Bitkibilim) iç bakla
- shelled egg
- (Çiftçilik) kabuklu yumurta
- shelled pumpkin seed
- kabuklu kabak çekirdeği
- shell
- bomba
İngiliz bombardımanı saat yedide durdu.
- The British shelling stopped at seven o'clock.
Birlik ordusu şehri bombaladı.
- The Union army shelled the city.
- shell
- deniz kabuğu
O bir deniz kabuğunda denizi dinliyordu.
- She was listening to the sea in a sea shell.
Para için Çince karakter, bir deniz kabuğunun stilize çizimidir.
- The Chinese character for money is a stylized drawing of a cowry shell.
- shell
- fişek
- shell
- (isim) dış kaplama (gemi, uçak), kabuk, kabuk (midye vb.), deniz kabuğu, kaplumbağa kabuğu, yumurta kabuğu, yapı iskeleti, kovan, dış görünüş, yarış kayığı, bomba, top mermisi, fişek, havai fişek roketi, sıvası yapılmamış bina
- shell
- bombalamak
- shell
- dış kaplama
- shell
- dış kapı
- shell
- kapçık
- shell
- ayıklamak
- shell
- gülle yağdırmak
- shell
- (Avcılık) mermi
Sami mermi kovanlarını topladı.
- Sami collected the shell casings.
Sami kullanılmış mermi kovanlarını aldı.
- Sami picked up the used shell casings.
- shell
- (Askeri) mermi belirtmek
- shell
- (Bilgisayar) shell
- shell
- soymak
- shell
- kabuk (midye)
- shell
- topçu mermisi atmak
- shell
- yarış sandalı
- shell
- kik
- shell
- kabuğunu soymak
- shell
- kabuğunu çıkarmak
- shell
- deniz hayvanı kabuğu
- shell
- topçu mermisi
- shell
- bina iskeleti
- shell
- {f} kabuğunu çıkart
- shell
- topa tutmak
- shell
- {i} dış görünüş
- single shelled
- tek kabuklu
- soft-shelled
- yumuşak kabuklu
- thin shelled mussel
- ince kabuklu midye
- shell
- (kürekli) yarış teknesi
- shell
- içi yok olmuş bir şeyin dışı: "İ saw only the burned shells of buildings. - Ancak yanık binaların dış duvarlarını gördüm."
- shell
- (sert) kabuk; kavkı: "sea shell: deniz kabuğu."
- shell
- (fişeğe ait) kovan
- shell
- {i} kovan
Sami kullanılmış mermi kovanlarını aldı.
- Sami picked up the used shell casings.
Sami mermi kovanlarını topladı.
- Sami collected the shell casings.
- shell
- {i} kaplumbağa kabuğu
- shell
- shell game aldatıcı üç kabuk oyunu
- shell
- {i} sıvası yapılmamış bina
- shell
- (Nükleer Bilimler) kabuk,kovan (ısıl işlem)
- shell
- {i} kabuk (midye vb.)
- shell
- {i} yarış kayığı
- shell
- {i} dış kaplama gemi
- shell
- {i} yapı iskeleti
- shell
- {i} top mermisi
- shell
- ince uzun yarış sandall
- shell
- shell ice altından su çekilmi
- shell
- kabuğunu
Tom karidesin kabuğunu soydu.
- Tom shelled the shrimp.
Para için Çince karakter, bir deniz kabuğunun stilize çizimidir.
- The Chinese character for money is a stylized drawing of a cowry shell.
- shell
- (sert) kabuk; kavkı: sea shell deniz kabuğu. walnut shell ceviz kabuğu. egg shell yumurta kabuğu. tortoise shell kaplumbağa kabuğu
- shell
- {f} -i top ateşine tutmak
- shell
- {f} (kurumuş mısır tanelerini) koçanından ayırmak
- shell
- (Tıp) Herhangi bir oluşumun etrafını saran sert tabaka, sert kabuk
- shell
- shell hole merminin patlama sonucu toprakta açtığı çukur
- shell
- kabuk,v.kabuğunu çıkart: n.kabuk
- shell
- {i} 1. (sert) kabuk; kavkı: sea shell deniz kabuğu. walnut shell ceviz kabuğu. egg shell yumurta kabuğu. tortoise shell kaplumbağa kabuğu
- shell
- üçkâğıtçılık
- shell
- (Askeri) MERMİ: Som daneden (shot) farklı olarak içine infilak maddesi, kimyasal veya başka malzeme doldurulmuş mermi
- shell
- (Askeri) (SPECIFY) MERMİ BELİRTMEK: Hangi tip mermi kullanılacağını belirtir bir istek ya da emir
- shell
- {i} havai fişek roketi
- shell
- {i} yumurta kabuğu
Bir yumurta kabuğu kolayca kırılır.
- The shell of an egg is easily broken.
- shell
- {i} uçak
- shell
- {f} out k.dili. (para)
- shell
- kavkı