تعريف shared في الإنجليزية التركية القاموس.
- müşterek
- paylaştırılmış
- paylaşılan
Paylaşılan bir dil vardır.
- There is a shared language.
Tüm oyunlar tarafından paylaşılan ortak özellikler yoktur.
- There are no common properties shared by all games.
- müştereken
- {f} paylaş
Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
- Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
O, kek parçasını benimle paylaştı.
- She shared her piece of cake with me.
- {f} bölüş
- paylaşılmış
Görüşme videoya kaydedilip tüm internette paylaşılmıştı.
- The interview was recorded on video and shared all over the Internet.
- {f} bölüş: adj.ortak
- {f} paylaş: adj.paylaşılmış
- birlikte
Fadıl, Dania'dan büyükannesi ile paylaştığı evde birlikte yaşamasını istedi.
- Fadil asked Dania to live with him in the house he shared with his grandmother.
- paylaşımlı
- share
- paylaşmak
Şimdilik, bu odayı arkadaşım ile paylaşmak zorundayım.
- For the time being, I must share this room with my friend.
Tatlımı benimle paylaşmak ister misin?
- Do you want to share my dessert with me?
- share
- hisse
Marketin %20 lik bir hissesine sahibiz.
- We have a 20% share of the market.
Bu şirketlerin hisseleri halka satıldı.
- Shares of these companies were sold to the public.
- share
- pay
Odayı kız kardeşimle paylaşıyorum.
- I share the room with my sister.
Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
- Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
- shared contacts
- (Bilgisayar) paylaşılan kişiler
- shared data
- (Askeri) paylaşılan veri
- shared files
- (Bilgisayar) paylaşılan dosyalar
- shared folder
- (Bilgisayar) paylaştırılmış klasör
- shared folder
- (Bilgisayar) paylaşılan klasör
- shared folders
- (Bilgisayar) paylaşılan klasörler
- shared folders
- (Bilgisayar) paylaştırılmış klasörler
- shared library
- (Bilgisayar) paylaşımlı kitaplık
- shared music
- (Bilgisayar) paylaşılan müzik
- shared program
- paylaşılmış program
- shared stock
- (Denizbilim) ortak stok
- shared taxi
- dolmuş
- shared dasd
- ortak dasd
- shared direct access storage device
- ortak doğrudan erişim bellek aygıtı
- shared memory system
- ortak bellek sistemi
- shared out
- paylaştırılmış
- shared resource
- ortak kaynak
- shared access
- paylaşımlı erişim
- shared by a community; public
- bir topluluk tarafından paylaşılan, kamu
- shared control unit
- paylaşımlı denetim birimi
- shared data environment
- paylaşımlı veri ortamı
- shared data path
- paylaşımlı veri yolu
- shared interest
- ortak ilgi
- shared knowledge
- paylaşılan bilgi
- shared kwowledge
- ortak bilgi
- shared out
- paylastirilmis
- shared procedure
- paylaşımlı prosedür, ortak işlem-dizin
- shared responsibility
- ortak sorumluluk
- shared storage
- paylaşımlı bellek
- shared access
- (Bilgisayar) paylaştırılmış erişim
- shared area
- ortak kullanım alanı
- shared as
- (Bilgisayar) olarak paylaşıma açılmış
- shared assets
- (Ticaret) paylara bölünmüş aktifler
- shared borders
- (Bilgisayar) paylaşılan kenarlıklar
- shared by
- (Bilgisayar) tarafından paylaşıldı
- shared catalog
- (Bilgisayar) paylaşılan katalog
- shared catalogs
- (Bilgisayar) paylaşılan kataloglar
- shared competence
- (Politika, Siyaset) paylaşılmış yetki
- shared desktop
- (Bilgisayar) paylaşılan masaüstü
- shared directory
- Paylaşımlı Dizin
- shared early warning
- (Askeri) müşterek erken uyarı
- shared embdrodery
- (Tekstil) kadife havlu
- shared file
- paylaşımlı kütük
- shared file
- paylaşımlı dosya
- shared file
- paylaşılan dosya
- shared files/printers
- (Bilgisayar) ortak dosyalara/yazıcılara
- shared folder
- Paylaşımlı Dizin
- shared heart
- (Bilgisayar) paylaşılan kalp
- shared knowledge
- (Dilbilim) ortak yaşantı
- shared lists
- (Bilgisayar) paylaşım listeleri
- shared lists
- (Bilgisayar) paylaşılanlar listesi
- shared memory base address
- (Bilgisayar) ortak bellek taban adresi
- shared monopoly
- (Ticaret) paylaşmalı tekel
- shared out amongst
- arasında paylaştırılmış
- shared path
- (Bilgisayar) paylaştırılan yol
- shared pictures
- (Bilgisayar) paylaşılan resimler
- shared platform
- ortak platform
- shared printer
- Paylaşımlı Yazıcı
- shared printers
- Paylaştırılmış Yazıcı
- shared procedure
- paylaşımlı prosedür
- shared procedure
- ortak işlem-dizin
- shared process
- (Bilgisayar) paylaşılan işlem
- shared production program
- (Askeri) müşterek üretim programı
- shared program
- paylasilmis program
- shared programs
- (Bilgisayar) paylaşılan programlar
- shared reference
- (Pisikoloji, Ruhbilim) referans paylaşımı
- shared resource
- (Bilgisayar) paylaştırılmış kaynaklar
- shared responsibilities
- (Eğitim) ortak sorumluluklar
- shared responsibility
- karşılıklı sorumluluk
- shared secret
- (Bilgisayar) paylaşılan gizlilik
- shared space
- ortak kullanım alanı
- shared startup
- (Bilgisayar) paylaşılan başlangıç
- shared symantec winfax starter edition settings
- Paylaşımlı Symantec Winfax Starter Edition Ayarları
- shared utilities
- Paylaşımlı Hizmet Programları
- shared video
- (Bilgisayar) paylaşılan video
- shared views
- (Bilgisayar) paylaşılan görünümler
- shared whiteboard
- Paylaşılan Beyaz Tahta
- shared workbook
- Paylaşılan Çalışma Kitabı
- shared wowexec
- (Bilgisayar) paylaşılan wowexec
- share
- Paylaşım
Bu şehrin kamusal bisiklet paylaşım programı vardır.
- This city has a public bike share program.
- share
- hisse senedi
Hisse senedi fiyatları bu son ay dengesizdi.
- Share prices have been erratic this last month.
- share
- {i} saban demiri
- share
- bölüşmek
- share
- {f} iştirak etmek
- share
- {f} ortak kullanmak
- share
- istihkak
- share
- hak
Onlar mülkiyet payları hakkında tartışıyor.
- They are arguing about their share of the property.
O, payını hak ediyor.
- He deserves his share.
- share
- (Kanun) ortaklık
Bizim sorunlarımız ortaklık ile ele alınmalıdır; ilerleme paylaşılmalıdır.
- Our problems must be dealt with through partnership; progress must be shared.
- share
- (Bilgisayar) paylaştır
- share
- paylaşımda bulunmak
- share
- üleş
- share
- taksim etmek
- share
- ortak olmak
- share
- pastadaki pay
- share
- üleşmek
- share
- (Ticaret) katılım payı
- share
- (Ticaret) bölmek
- share
- ortaklaşa kullanmak
- share
- behre
- share
- (Ticaret) iştirak hissesi
- share
- iştirak payı
- share
- nasip
- share
- paylaşma
Bütün Amerikalılar Wilson'un görüşünü paylaşmadı.
- Not all Americans shared Wilson's opinion.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
- share
- söylemek
- share
- sehim
- share
- hisse almak
- share
- anlatmak
- share
- {i} kâr payı
Kar payını talep etti.
- He claimed his share of the profits.
Tom'un kar payı vardı.
- Tom had a share in the profits.
- share
- aksiyon
- share
- paylaştırmak
- share
- {f} paylaş
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
- Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
- time shared
- zaman paylaşımlı
- A problem shared is a problem halved
- Sorunların paylaşıldıkça azalacağını bildirmek için kullanılan ifade
- Share
- paylaşın
- denotes a shared or common feature
- Paylaşılan veya ortak özellik gösterir
- intermediate to; common, shared
- için ara;, paylaşılan ortak
- share
- payın
- time shared input
- zaman paylaşımlı girdi/çıktı sistemi
- time shared system
- zaman paylaşımlı sistem
- permanent shared objects
- Kalıcı Paylaştırılmış Nesneler
- share
- hisse/pay
- share
- {i} sermaye payı
- share
- bölüştürmek
- share
- share paylaş
- share
- {f} (bir fikre) katılmak
- share
- {i} katılım
- share
- {f} bölüş
- share
- {i} pay, hisse, parça
- share
- {f} katılmak
- to be shared
- üleşilmek