Tatlımı benimle paylaşmak ister misin?
- Do you want to share my dessert with me?
Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
- You have to share the cake equally.
Bu şirketlerin hisseleri halka satıldı.
- Shares of these companies were sold to the public.
Marketin %20 lik bir hissesine sahibiz.
- We have a 20% share of the market.
Odayı kız kardeşimle paylaşıyorum.
- I share the room with my sister.
Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.
- The children shared a pizza after school.
Bu şehrin kamusal bisiklet paylaşım programı vardır.
- This city has a public bike share program.
Tom ve Mary Boston'daki hayatları hakkındaki hikayeleri paylaştı.
- Tom and Mary shared stories about their life in Boston.
Daha çok şeyler hakkında aynı hisleri paylaşıyor gibi göründüğümüzden onunla anlaşmaya vardım.
- I got together with her mainly because we seemed to share the same feelings about things.
Bizim sorunlarımız ortaklık ile ele alınmalıdır; ilerleme paylaşılmalıdır.
- Our problems must be dealt with through partnership; progress must be shared.
Bütün Amerikalılar Wilson'un görüşünü paylaşmadı.
- Not all Americans shared Wilson's opinion.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
Tom'un kar payı vardı.
- Tom had a share in the profits.
Kar payını talep etti.
- He claimed his share of the profits.
Hisse senedi fiyatları bu son ay dengesizdi.
- Share prices have been erratic this last month.
Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
- Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Nakido bir dosya paylaşım platformudur.
- Nakido is a file sharing platform.
Paylaşımın için teşekkürler.
- Thank you for sharing.
Tüm oyunlar tarafından paylaşılan ortak özellikler yoktur.
- There are no common properties shared by all games.
Paylaşılan bir dil vardır.
- There is a shared language.
Fadıl, Dania'dan büyükannesi ile paylaştığı evde birlikte yaşamasını istedi.
- Fadil asked Dania to live with him in the house he shared with his grandmother.
Ben odamı sysko ile paylaştım.
- I shared my room with sysko.
Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.
- The children shared a pizza after school.
Tom'la bir odayı paylaşmayı umursamıyorum.
- I don't mind sharing a room with Tom.
Herkes kendisi için paylaşmanın mutluluğunu araştırmalı.
- Everyone should discover for themselves the happiness of sharing.
Yatak odanı paylaştığın kıza ne oldu?
- What happened to the girl you were sharing the bedroom with?
Biz işini paylaşıyoruz.
- We're sharing your work.
Görüşme videoya kaydedilip tüm internette paylaşılmıştı.
- The interview was recorded on video and shared all over the Internet.
They share a language.
Upload media from the browser or directly to the file share.
They got a large donation, but the lion's share of the money went straight into paying off debt.
They have increased their market share.
... share with you guys. ...
... there's this whole Spider Robinson aphorism when 700 people share an apple, no one benefits, ...