Eski püskü bazı şeylerle karıştırdı.
- He is mixed up with something shabby.
Sonunda, biz, o eski püskü lokantada yemek yemeyi sona erdirdik.
- In the end, we ended up eating at that shabby restaurant.
Yenisiyle karşılaştırıldığında benim arabam külüstür gözüküyor.
- My car looks shabby in comparison with his new one.
Eski püskü kompartıman boş kaldı.
- The shabby compartment remained vacant.
Sonunda, biz, o eski püskü lokantada yemek yemeyi sona erdirdik.
- In the end, we ended up eating at that shabby restaurant.
They lived in a tiny apartment, with some old, shabby furniture.