seyreklik

listen to the pronunciation of seyreklik
التركية - الإنجليزية
{i} rarity
looseness of weave; sparseness
sparseness
infrequency, uncommonness
rareness
thinness
rarity, rareness, infrequency; sparseness, sparsity
infrequency
sparsity
tenuity
thinnes
seyrek
sparse

What's New Zealand like? Is it as sparsely populated as Australia? - Yeni Zelanda nasıl bir yerdir? Avustralya kadar seyrek nüfuslu mudur?

Tom lives a very simple life in a sparsely furnished apartment. - Tom seyrek şekilde döşenmiş bir dairede çok basit bir hayat yaşıyor.

seyrek
rare

He rarely goes to church. - O seyrek olarak kiliseye gider.

seyrek
scarce

Rain is scarce in this country. - Yağmur bu ülkede seyrektir.

seyrek
(Tekstil) loosely woven sparse
seyrek
rarely

He rarely goes to church. - O seyrek olarak kiliseye gider.

seyrek
odd
seyrek
uncommon
seyrek
far between

Taxis are few and far between during a rainstorm. - Taksiler sağanak sırasında seyrekti.

seyrek
wide apart
seyrek
few and far between

Taxis are few and far between during a rainstorm. - Taksiler sağanak sırasında seyrekti.

seyrek
infrequent

I come here infrequently. I usually shop across the street. - Ben buraya seyrek olarak gelirim. Ben genellikle caddenin karşısında alışveriş yaparım.

seyrek
thin on the ground
seyrek
{s} thin

Tom seldom sings, but I think he will tonight. - Tom seyrek şarkı söyler ama sanırım bu gece söyleyecek.

seyrek
seldom

She is very careful, so she seldom makes mistakes. - O çok dikkatlidir bu nedenle seyrek hata yapar.

Tom seldom sings, but I think he will tonight. - Tom seyrek şarkı söyler ama sanırım bu gece söyleyecek.

seyrek
widely set, set widely apart
seyrek
seldom, uncommon, infrequent
seyrek
tenuous
seyrek
straggly
seyrek
scattered
seyrek
seldom, at infrequent intervals
seyrek
(placing things) widely apart
seyrek
loosely woven; sparse
seyrek
rare, uncommon, infrequent; few and far between; wide apart; loosely woven, sparse; (saç) thin; rarely, seldom
seyrek
sporadic
seyrek
between

Taxis are few and far between during a rainstorm. - Taksiler sağanak sırasında seyrekti.

التركية - التركية
Seyrek olma durumu
seyrek
Uzun zaman aralıklarıyla, arada sırada
seyrek
Benzerleri veya parçaları arasında çok aralık bulunan, aralıklı, sık karşıtı: "Öğle vapurlarının seyrek ahalisi içinden sıyrıldı, koşarak merdivenleri çıktı."- P. Safa. Çok bulunmayan, az rastlanan
seyrek
Çok bulunmayan, az rastlanan
seyrek
Uzun zaman aralıklarıyla, arada sırada: "Evinden pek seyrek zamanlarda içtiği nargilesini istedi."- H. E. Adıvar
seyrek
Aralıklı olarak, aralıklı bir biçimde
seyrek
Benzerleri veya parçaları arasında çok aralık bulunan, aralıklı, sık karşıtı
seyreklik
المفضلات